24 Mayıs 2020 Pazar

Bayram Karantinası, II. Gün



Bayram Karantinası,  II. Gün

Hayırlı Bayramlar... Arıcı Ailesi

Herkese hayırlı bayramlar diliyorum. Bu sefer de böyle olması gerekiyormuş. Asıl şimdi beni düşündüren, 2. bayrama 2 ay var ve bu meretin bizi bırakmaya niyeti yok, "kurban nasıl kesilecek? Ne yapılacak?". Bu bayram evde aldığımız şekerlerle geçiyor ama ikincisi için yetkililer neler planlayacak hep birlikte göreceğiz. 

Bugün sizlerle Kuşadası'na ilk gelişimizden bahsetmek, güzel anılarımı paylaşmak istiyorum: İlk olarak annem kendi annesini kaybettikten sonra Rahmetli Nermin Teyze anneme Kadınlar Denizi, Seçkin Sitesindeki evlerinin anahtarını verdi. Haziran ayında vermesinin nedeni kızlarının okullarının devam etmesinden dolayı onlar Temmuz Ağustos aylarını orada geçiriyorlardı. Böylece 1984 yılının Haziran ayında Annem, Banu, ben, Atacan Teyze ve Melda, Pamukkale otobüsü ile Kuşadası'na gittik. Galiba Zeynep Abla da vardı yanımızda kısa bir süre...  Eskiden Ege'de tütün ekilirdi. Gece yolculuğu boyunca köylülerin tütün toplamalarını seyrederek giderdik. Ya da ben seyrederdim, pek uyumayı sevmezdim o zamanlar...

5 Katlı bloklardan oluşan Seçkin Sitesi'nde daire 5. kattaydı ve her sabah bir kurban seçip bakkala yollardı annem aramızdan 5 kat inip çıkacak!!!

Kahvaltıdan sonra mayolarımız giyip yola koyulurduk. Kadınlar denizi ile evimizin arası yürüme mesafesiydi ama elimiz kolumuz çok dolu olduğu için sinir olurdum o mesafeyi yürümeye. Niye elimiz dolu? 2 adet şemsiye, bir kaç tane katlanan şezlong, deniz çantaları, öğleyin yiyecek sandiviç ve içecekeler, ıvır zıvır. Bir gittin mi 4-5 saat kalırdık. O zamanlar ne şezlong vardı ne şemsiye kiralayanlar, herkes kendi imkanları dahilinde elindekileri getirip götürürdü. 

Her gün denize girdiğimiz yerde deniz oyuncakları gibi şeyler kiralayan bir çocuk vardı, gide gele ahbap olmuştuk. Sarı bir şişme botu vardı. Bir kaç kere kiraladık ama annem isyan etti, "şişme bota para vermem" diye, biz de Banu ile çocuğu kafaya almıştık, müşteri yokken denize açılır, müşteri geldiğinde çocuk bize ıslık çalar, hoop hemen geri gelirdik.. 

En büyük zevkim; Banu kürek çekerken ben de ya gazete okurdum yada Fırt veya Gırgır Dergisi. Denizin ortasında dalgalı denizde okumaya çalışmak ayrı bir durummuş! 

Son günlere doğru havalar daha da ısınmıştı ve bize şemsiyeler ağır gelmeye başlamıştı. Bir gün annem çocuğa "oğlum şuraya bir kaç şemsiye al, bize kirala, başka isteyenler de olur, kısa sürede parasını çıkarırsın" dedi. Ertesi gün şemsiye götürmedik. Çocuk 2 şemsiye bizim için almıştı ve  son biz giderken 10 şemsiye olmuştu. 

Galiba annem Kadınlar Denizinde şemsiye kiralanmasına öncülük etmiş bir insan olmuştu. Daha sonraki yıllarda o çocuğu bulamadık ama artık hem şemsiye hem de şezlong kiralanabilen bir yer olmuştu Kadınlar Denizi...

3 yaz her Haziran ayını aynı ekip orada geçirdik ve sonunda 1987 yılında Davutlardaki yazlığımız aldık. 

O yaz her gün bota bindik taa ki son hafta sonu babam İstanbul'dan bizi almaya gelene kadar.  Denize gidince O da binmek istedi bota, biraz açılmışken Banu'ya şaka yapmaya bayılırdı. Bir hamle yaptı, botun alt kısmı yırtıldı. Hep birlikte suya düştük Biz ağlayarak kıyıya geldik. Babam çocuğa botun parasını ödedi. Bizim günümüz rezil oldu. Babam yaaaa, tatili ve eğlenceyi çok severdi.....

Hepinize iyi akşamlar...

Tugba

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Drupa

 Drupa... 16 Yıl Matbaacılar için Drupa Fuarı ayrı bir anlam taşımaktadır. Babam, 1976 yılından itibaren 2016'ya kadar hepsini ziyaret e...