parkinson etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
parkinson etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Mart 2024 Salı

10 Yıl

 

10 Yıl

Bugün demans hastalığı ile tekrar sınandığım bir gün oldu benim için. Şu anda TK 1972 sefer sayılı Londra-İstanbul uçağı içindeyim ve son bir saate girmişken arka sırada tahminimce uzun süre İngiltere’de yaşamış yaşlı bir Türk, artık son zamanları Türkiye’de geçirip ölmek için eşi ve oğlu ile uçakta, 3 saattir iyiydi fakat gece yarısı olduğu için ışıklar kapanınca adamcağız korktu ve bağırıyor, ben yan koltukta annemin son gecelerini hatırladım ve ağlayarak bilgisayarıma bu anları not edip sizinle paylaşmak istedim.

Niye bugün sınanıyorum derseniz, 3 gündür Amanda ve Dilek ile beraberim ve Amanda geçen hafta cumartesi günü babasını parkinsondan kaybetti Tabii Parkinson öldürmüyor, 4 senedir adamcağız çok iyi bakıldığı halde yavaş yavaş her şeyin kaybetti ve sonunda uykusunda ölüverdi.

Bugün Amanda’nın annesini görmeye bakım evine gittiğimizde,  10 yıldır bakım evine girmediğimi fark ettim. Orada ruhunun bedenine artık hizmet etmediği,  hala yaşayan ama gözlerinin derinliklerinde artık burada olmak istemeyen yaşlılar, demans hastaları, Parkinson hastaları ile olmak beni kötü etkiledi. 


Annem de 6 yıl erken bunama ile savaştı, çok savaştı ama bugün instagramda dediğim gibi insanın ruhu ile bedeni bir yerde ayrı düşüyor ve sonunda ruh pes ediyor. Buna karşılık biz sevdiklerimizi yaşatmak için elimizden, bütçemizden  ne geliyorsa onlara adasakta, kaçınılmaz son bizi bi şekilde yakalıyor.

İnsan olmak harika bir şey ama yaşlanınca işe yaramaz olmak, hastalıklara yakalanmak, muhtaç olmak berbat. Annem hep “yaşlanınca Allah aklımı almasın” diye dua ederdi, 67 yaşında hafızasını yitirmeye başladı, son 6 ayında benim kızı olduğumun bile farkında değildi. Bir keresinde “bana yardım et, kafamın içinde bir şeyler oluyor, unutuyorum, engel olamıyorum, çok kötüyüm” demişti. O gün, İş Bankasındaki evin mutfağındaki halini unutmam mümkün değil.

21 Mart 2014, sabah 10:00, annem sonunda huzura kavuştu. O haberi alınca katılarak ağladım ama sonra rahatladım. Ruhu serbest kalmıştı artık. Özgürdü artık. Bedeninin hapsi sona ermişti. Bence yukarlarda bir yerlere gidiyorsak etrafında sevdiklerini toplamış, gezdiği, gördüğü yerleri anlatıp, kahkaları ile etrafını mutlu ediyordur. Hele bir de kırmızı oje sürebiliyorsa, keyfine diyecek yoktur.

Bu yazımı Tüm bu hastalıktan yakınlarına bakmış olan dostlarım için  yazdım, hiç kolay olmadı, yaşayan bilir, uzun yıllar geçse de hatıralar, yaşananlar arada insana vuruyor.

Nur içinde uysunlar…

 Tugba

Drupa

 Drupa... 16 Yıl Matbaacılar için Drupa Fuarı ayrı bir anlam taşımaktadır. Babam, 1976 yılından itibaren 2016'ya kadar hepsini ziyaret e...