exeter ingiletere dilokulu bulaşıkmakinası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
exeter ingiletere dilokulu bulaşıkmakinası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Eylül 2023 Salı

Anilar I

 Gene bulaşık yıkarken daldım anılara...


Makina hala bozuk. İstanbul'da günde iki farklı iş yapabilirsen şanslısın, hem iş yapayım hem de servis çağırıp bekleyim dersen olmuyor. Bir daha ki sefere yapılacak. Her gün tam gaz  bulaşık yıkmaya devam. Demin etrafı toparladım, bi süpürdüm, sildim, son da mutfağı toparladım, her şey bitti, ben de bittim. Sevmem ben bu ev işlerini ama ayağıma hışırtı geldi mi süpürmeden edemem. 

Neyse bulaşıkları yıkarken gene eskilere daldım. Dün kadim dostlarımda birinin kızı İngiltere'ye okumaya gidiyormuş, beni aradılar, "eski memleketim Exeter'e nasıl gidilir" diye sordular. Tabii İngiltere ikinci memleketim olduğu için, otobüs numarasına kadar verdim. İşleri rahat, kaybolmadan yanılmadan varacaklar. Onlar mutlu ben mutlu...

Peki 33 sene önce ben nasıl Exeter'e gittim acaba? 

Üniversite'den önce rahmetli annem "dil okulana da gitsin, ana dili gibi olsun ingilizcesi" dediği için ilk olarak kuzenlerimden birinin eşinin 70'lerde gittiği okula gitmeme karar verildi. 

O zamanlar "British Counsil" var Beyoğlu'nda, oraya gidip katalogtan okulun telefonunu ve adresini öğrenmiştim. 90'ların yüce haberleşme aleti faks ile IBM Bilgisayarımda  mektup yazmış, okula faks çekip,  gene faks ile okul hakkında bilgi almıştık. Hatta okul, kataloğunu post aile İstanbul'a yollamıştı. 

Bir kaç faks yolladıktan sonra gene faks ile okula kabul ve fatura geldi. İş Bankası'ndan kambiyo servisinden yurt dışına para gönderildi. Babam bana yanımda bulunsun diye İş Bankası Gold Card kredi kartı aldı , annem de param kaybolmasın diye boynuma kese dikti. Herkesin para tutuşu farklı tabii ki..

Gitmeme bir kaç gün kalmışken benim hala Londra'dan Exeter'e geçiş yapmamın nasıl olacağına çözüm bulamamıştık. Kuzen "hava limanından Waterloo'ya gidecen, oradan trene binecen" dedi ama durum muallak. 

Londra'ya uçarken yanımda babamın Renault'dan arkadaşının oğlu da olacaktı, kız kardeşi bizi karşılayınca ona soracaktık. Annem gideceğim güne kadar, evde yemekler verdi, herkesi topladı, tam bir şölen halinde gidiş gününü bekledik. Bu arada beni Bağdat Caddesine dolaşmaya salmayan ailem, İngiltere'ye yalnız gönderme kararı almış olması da ayrı bir durumdu. 

O yıllarda, Fenerbahçe'de sokağın başına "Handan Parfümeri" vardı. Muzaffer Bey sahibi, şimdinin mini Gratis'i, o zaman parfümeri, oje, aseton vb. gibi şeyleri oradan alırdık.  2 gün önce İngiltere için eksiklerimi almaya ben de Handan'a gittim. 

"Nasılsın? İyi misin?" fasıllarından sonra hemen İngiltere'ye gideceğimden bahsettim. Muzaffer Bey beni tebrik etti ve yanında duran çocuğu göstererek "Bak Tuğba, bu da Exeter diye bir yerden yeni geldi" demez mi? Ben şok! İstanbul'da adam kalmadı, 2 gün önce Exeter'den gelen kişi ile karşılaşıyorum. 

Yüce Allah'ın sevgili kuluyum. Hemen hava limanından nasıl gideceğimi sordum. O zamanlar Levis 501 numaralı kot pantalon modası vardı. Çocukta bana 2. Terminalin altındaki otobüs terminaline gitmemi ve National Express 501 numaralı Exeter şehrine bilet alıp gidebileceğimi söyledi. 

Ben de 2 gün sonra babamın arkadaşının kardeşine uçaktan inince, "beni buraya götürün ve şu numaralı otobüse biletimi alın" dedim ve sağ salim Exeter'e vardım. 

Hayatta her şey bizim için ama bakmayı, şükretmeyi öğrenmek gerek. Yüce Allahım beni hiç yanıltmadı, en zor anlarımda hep bana bir çıkış yolunu gösterdi. çok şükür. 

Hepinize iyi akşamlar,

Tugba

Drupa

 Drupa... 16 Yıl Matbaacılar için Drupa Fuarı ayrı bir anlam taşımaktadır. Babam, 1976 yılından itibaren 2016'ya kadar hepsini ziyaret e...