4 Mayıs 2020 Pazartesi

Corona Günleri 49. Gün




Corona Günleri

49. Gün


Caferli Köyünden Kara Ovay'ya bakış ve biz tabii ki
Eveetttt, Meltem'in doğum gününden sonra pek bi duygulandık hepimiz ama bugün toparlandık çok şükür. Hatta gece,  Yasemin Çay'ın kuzeni Ceren'in instagramdaki kardelen_hikayeleri 'de canlı yayına katıldım. 1.5 saat, çok yorgundum ama iyi geldi. Yaşamları paylaşmak çok güzel bence, ben kapalı kutu olmayı sevmiyorum. Hayat paylaştıkça güzel...

Pazartesi sendromu bende pek olmazdı, bugün de olmadı. Zaten evde bunalmıştık. Ofise gidip, biraz üretim yapmak güzeldi. Kargolarımızı hazırlayıp yolladık. 

Gün içinde dostum Melda E. Yalçınkaya'nın eşi Nezir'in Bahçeşehir Üniversitesi'nde webinarı vardı "Dijtalleşmenin iş ve insan üzerindeki etkisi". Diğer Konuşmacı bölüm başkanı Ahmet Aydemir'di. Bir ara şöyle dediğini duyunca sinir sistemim bozuldu. Niye diyeceksiniz?'

Lise son sınıfa gelen bir öğrencinin "illa önündeki 4 sene neyi okumasını seçmesinin erken olduğunu", üstüne de 4 yıl üniversiteyi bitirince "hemen bir işte çalışmasının erken olduğunu, ailesinin çocuğa baskı yapmamasını gerektiğini" söyledi, seveceği bir işi seçebilsin diye!!!!

Niye çıldırdın diyeceksiniz? Bizlerin 30'lu yaşlarımızda ebeveyn olduğumuzu düşünürsek, çocuklarımız bizler 50'li yaşlardayken üniversiteye gidecekler. Zaten 12 yıl zorunlu eğitim için hepimiz "2 yada 3 oda bir salon ev parası harcamışken" üzerine üniversite parası ödeyeceğiz, onlar okurken tüm gereksinmelerini karşılayacağız. Tam "hoh bitti" derken onlar evde oturmayı seçecek, Starbuck's a gidecekler, ayaklarında nike'ları üzerlerinde Les Benjamins tişörtleri, yaşamları aynen devam edecek.

Peki 55 yaşını geçen bir Türk insanını," karun" değilse artık kalan zamanında onca yıl kazandığı paraları kendi harcaması daha doğru değil mi? Zaten emekli olduğumuzda bir gelir azalması oluyor. İşte birikimle şunla bunla devam ediyorsun. 40'lı yaşlarda kazandıklarını kazanmıyorsun.

Tabii ki aman "çocukları atalım başlarının çaresine baksınlar" istemiyorum ama Üniversite Hocaları da böyle formatlamasın. Servet harcadığımız çocuklar "artık bir işe girsinler ve mümkünse arada sırada bize de bi hayırları olsun ekonomik olarak."

Kafanızı şişirdim ama eminim bir çoğunuz aynı ikilem desinizdir. Çocuklar bizi çok kullanıyor, iki arada bir deredeyiz. Para kazansınlar, bir kere de bizi bir tatile göndersinler, taksitleri onlar ödesin. Olmaz mı? Olur...

Hepinize iyi geceler diliyorum.

Tugba

3 Mayıs 2020 Pazar

Corona Günleri 48. Gün




Corona Günleri 

48. Gün


Bugün günlerden Meltem


Bir bana deseydi ki "kızının 18. yaş gününü karantinada kutlayacaksın", gülmekten ölürdüm. Hadi canım derdim. 

Bugün olan oldu ve biz sokağa çıkma kısıtlamasının altında, karantinada doğum günü yaptık, üstüne bir de misafirlerimizi zoom aracılığı ile ağırladık. Şaka gibi, İstanbul'dan, Kuşadası'ndan, İngiltere'den, İsviçre'den, inanılır gibi değil. Almanya'dan ve Kuveyt'ten de kaçırmışlar, Polonya'yı da ben atlamışım, çok feci kendimiz berbat hissediyorum,  bir de zoom'a yabancı olanlar bağlanamadı ama bugün anladık ki zoom ve benzeri sistemler onlarca kişiyi bir araya getirebiliyor. Tabii Marisa "aman alışmayalım, alıştırılmaya çalışılıyor, alışkanlık yapmasın" dedi. Bence de alışkanlık yapmasın. 

Ben aslında instagramdan canlı yayın yaparım diye düşünmüştüm ama sabah aklımıza zoom geldi, İlker hemen ayarladı ve çağırabildiklerimizi çağırdık. Zoom gibi bir şeye yabancı olduğumuz için anca bu sabah akıl edebildik
https://youtu.be/42OLSFPukOE  buradan izleyebilirsiniz.

Sizler ve güzel mesajlarınızı almak beni çok duygulandırdı bugün, yazımı yazıyorum ama kafam gidik. 18 yıl, bize bambaşka şeyler öğretti. Meltem ve Mert'e sahip olmak bizim için ayrıcalık oldu. Meltem'in özel durumundan dolayı Mert bizim için ayrı bir yerdeydi. Bir çocuğunuz "anne diye gelip sarılıyor", bir çocuğunuz yanınıza geliyor, kolları güçlü olmadığı için sarılamıyor, dudaklarını büzüp öpmesini bilmediği için sadece "dudaklarını yanağınıza değdiriyor ve gözlerinizin içine bakıyor". Çokkk karmaşık hisler çokkk... Bana "anne" demesini hala bekliyorum. 

Mert'e ne aldıysam Meltem'e de onu aldım. Mert'ten gençlik modasını takip ettim hep, nike ayakkabı giyiyorsa Meltem'e de nike aldım. Kıyafetleri hep en güzel yerlerden aldım hatta bu sabah ne giysin diye düşünürken, Berrak veya Duygu ya da Damla ne giyerdi doğum gününde diye düşündüm sonra dar kot üzerine krop tişört ve bol sweetshirt giydirdim. Çünkü kızlar onu giyiyor. 

Sizlerin çoğunuzun bize hep faydası, desteği olmuştur iyi zamanlarımızda kötü zamanlarımızda, hepinize tekrar teşekkür ediyoruz. Sizleri seviyoruz.

İyi akşamlar

Tugba

2 Mayıs 2020 Cumartesi

Corona Günleri 47. Gün 18'e 1 var...





Corona Günleri 

47. Gün

18'e 1 var...


Eveetttt, sanki gelmesine çookkk var dediğimiz güne bir kaldı ve yarın Meltem 18 yaşında olacak. 2 Mayıs akşamı Elçin beni aradı ve hastanede doğuma gireceğini söyledi, o zamanlarda sosyal medya falan yok, kibarlık var, gece 11'e kadar bi haber gelmedi, daha sonrasında da aramaya çekindik, rahatsız etmeye gerek yok diye. Sabah Elçin beni aradı ve Eren'i gece sezaryan ile doğurduğunu söyledi. Tabii mutluluktan uçtuk. 

Öğleden sonra da biz International Hospital'e gittik, kontrol için, o güne kadar her şey yolunda normal doğumu bekleyelim diyen doktorumuz acil sezaryana alması gerektiğini, bebeğin suyunun azaldığını söyleyince, bize de bir şok oldu. Hiç unutmam, ameliyathaneye ağlayarak gitmiştim. Öyle bir duygu ki, daha önce planlasan, o gün doğuracaksın, biliyorsun, hazırsın ama biran da karar alınınca hiç hazır değildim. Kızımı tam 40 hafta taşımışım artık dünyaya gelmesi gerek, benden ayrılması gerekiyordu. 

Şimdi düşününce "ayrılmasını istemediğim için" belki kaderi hep bana muhtaç olarak çizildi, kim bilir...

Bu sabah aklıma 1 yaş doğum günü geldi Prensesimin. İnsanın ailesi, bazen insanı çok zorlayabiliyor. Sizi çok düşündüklerini söyledikleri halde sadece kendilerini düşünüyorlar. 18 sene sonra ne kadar fazla verici imişim inanamıyorum. 


Meltem 22 günlük uyuyor, saçlar diken diken
O gün için 3 adet pasta siparişi verdim Divan'ın Sütlüce'deki fabrikasına, müşterimiz olduğu için hepsi ayrı ayrı şekilli yapıldı ve en son evde yapacağımızı da 1 sayısı şeklinde yaptırmıştım. O zamanlar böyle şeyler yoktu. Ben severim bilirsiniz değişik olmayı. 

Sabah ilk olarak babamın Ataköy'deki evine gittik Meltem, İlker ve ben, orada ilk pastamızı kestikten sonra Çamlıca'ya İlker'lere gittik. İkinci pastamızı onlarda kestik. Son olarak da akşam üzeri bizim evde annem, Banu ve arkadaşlarımızla 3. pastamızı kestik. Bir günde Ataköy, Çamlıca, Fenerbahçe, cumartesi trafiğinde müthiş bir maraton. Kızım zavallı, 3'üne de farklı elbise giyerek bizlere eşlik etti ve günü bitirdik. Gün sonu bende kayıt yok, hatırlamıyorum. Niye acaba??

Şimdiki zamanda olsa özel bir yerde 20-30 kişilik bir yaş partisi yapardık, gelen gelir, gelmek istemeyen gelmezdi, Ailen de olsa herkesin ayağına gidip tek tek mutlu etmek zorunda kalmazdık. O gün kızım ve eşimle ben mutlu edilmek isterdim açıkçası. 

18 yıl olmuş, neyin hesabındasın derseniz, kafayı zorlayan yada yara bırakan şeyler unutulmuyor, kim ne derse desin...

Yarın saat 14:00'de yani Meltemîn doğduğu saatte doğum gününü kutlayacağız. İnstagramdan canlı yayın yapacağım ama zoom olayını çözersem sizlere daha önceden haber vereceğim. 

Hepinize iyi geceler

Tugba

1 Mayıs 2020 Cuma

Corona Günleri 46. Gün




Corona Günleri


46. Gün

Yeni bir sokağa çıkma kısıtlaması ve biz. Sabah geç kalktık, en azından günün yarısını uykuda tüketelim diye. Geçen kısıtlamada yumurtamız bitmişti, Carrefour'a gidip yumurta alacaktım, gene gerekli gereksiz bir sürü şey alıp eve geldik, ha yanımda Mert'te vardı, zar zor ikna ettim ama çıkınca da mutlu oldu. 

Bizim mahalle maşallah marketteydi ama herkes elinden geldiği kadar mesafelere dikkat ediyordu arada fazla yaklaşıp tekrar birbirinden kaçıyorlar. Çok komikti. 

Yarın Mert seviye sınavına girecek, artık, önümüzdeki üniversite sınavına çalışması gerek, uzaktan eğitime devam hatta özel dersi de uzaktan eğitimle devam ediyoruz. Muhtemelen kursta uzaktan olacak, bakalım Mert nasıl başa çıkacak bu işle... ah ah  bu çocuk lise sınavına girecekken 15 temmuz darbesi olmuştu, sorular ilk sınavda feci zordu ikincisinde feci kolaydı, o sene girenler patladı, rezillikti. Zaten o sınavları bile manupüle ettiklerini tahmin ediyorduk, o da kanıtlandı, şimdi üniversite sınavına bir şekilde güvenmek ve hazırlanmak zorunda. 

Eskiden dolar 7 tl değilken yurt dışına gönderme hayalleri vardı, şimdi patladık gitti, ya %100 burslu yada devlet, yapacak bi şey yok. Gene yığılma olacak, yurt dışına gidemediği için çocuklar. Bu çocuk eğitimde şanslı değil.

Bu sene çok yakın arkadaşlarımızın çocukları hem lise hem de üniversite sınavına girecekler. Allah kolaylık versin, çok gerilmiş durumdalar. Lise sınavının zamanı değişecek mi belli değil. Üniversite temmuz sonunda, her şey nasıl yapılıp nasıl yetişecek, hayatımızın belirsizliklerinden biri daha. 21.yy'lın bu belirsizlikleri ömrümüzü kısaltıyor kesinlikle, hep bir kaygı, hep bir endişe, yoğun stress, zoorrr çok zorrr.

Hepsine başarılar diliyorum şimdiden.

Hepinize iyi geceler...

Tugba

30 Nisan 2020 Perşembe

Corona Günleri 45. Gün




Corona Günleri

45. Gün

1.5 ay bitti, çok kısa ama çok uzun, çok sıkıcı ama çok önemli 45 gün bitti. 

Bugün Sağlık Ocağına Meltem'in aylık iğnesini yaptırmaya gittiğimde, Bahar Hemşire arabada yaptı iğneyi ve "lütfen çok dikkat edin, vak'a her yerde var, sakın gevşetmeyin tedbirleri" dedi. Detay vermedi ama yüzündeki endişe anlaşılabiliyordu. 

Bazılarımız psikolojik olarak pik yaptık, geri gidiyor gibi düşünceye kapıldık ama iş öyle değil. Dün gece TV kanallarında konuşulanlara bakılınca bu işten Temmuz'a kadar pek ümit yok, hatta yıl sonuna kadar sanki. Aşı bulunması en erken 2021 sonu gibi, 8 milyar insan için üretilmesi, yapılması vs. 

Dünya Pandemilerini bir araştırayım dedim ve internette Vikipedia'dan aldığım bilgileri sizlerle paylaşmak isterim:

19.yy'da çok pandemi var ama sadece 4 adeti 100.000 ve 1.000.000 kişinin yaşamını yitirdiği salgınlar ve bunlar:

1817-1824 I. Kolera Salgını  100.000   7 yıl sürmüş
1829-1851 II. Kolera Salgını 100.000  22 yıl sürmüş
1852-1860 III. Kolera Salgını  1 milyon 8 yıl sürmüş
1889-1890 Grip Salgını 1 milyon  1 yıl sürmüş

20.yy'da da çok pandemi var, kolera, veba, sıtma hiç bitmiyor:

1918-1920 İspanyol Gribi  75 milyon  2 yıl sürmüş
1957-1958 Asya Gribi 2 milyon   1 yıl sürmüş
1968-1969 HK Gribi 1 milyon  1 yıl sürmüş
1960- Günümüz HIV/AIDS  30 milyon   60 yıldır devam ediyor.

21.yy'da ise Kolera, veba, sıtma ve grip salgınları gene bitirilememiş ve devam etmiş ama diğer yüzyıllardaki gibi hayatı felç eden noktalarda değil daha az dünyayı etkileyecek yerlerde salgınlar olduğu için 20 yılda pek de umursamamışız açıkçası, SARS salgın olarak kabul edilmiş, bir tür Corona ama  insanoğlu salgın Avrupa ve Amerika Kıtalarında olmadığı sürece pek de önemsemiyor anlaşılan. 

Geriye baktığımızda 19 ve 20yy. da Şimdiye kadar olan Salgılar min. 1 yıl ile 30 yıl arasında sürmüş. Bu yüzyılda pandemi sonucu büyük kayıplardan nasibini alacak ama ne kadar sürecek, kaç kişi ölecek daha belli değil. 

Corona ile insanoğlu nasıl başa çıkacak bilemiyorum. Aşı için verilen tarihlere bakılırsa 2 yıldan önce salgın tedbirleri durmayacak gibi, kendimize buna göre bir yaşam şekli belirlemeliyiz artık, dünyada büyük bir salgın var ve 8 milyar nüfusun kontrol altına alınması pek kolay olmayacaktır.

Lütfen önlemlerimizi gevşetmeyelim. Yaşam şeklimizi eskiyi düşünerek değil, geleceği düşünerek şekillendirelim. 

Sadece ben değil, bizi dünyamızı katarak düşünelim. 

Küçük şeylerle mutlu olmayı unutmayalım. Salgında 1.5 karat yüzük taksak ne olur takmasak ne olur???

Bugün salgınlardan sizleri haberdar etmek istedim. Hepinize iyi geceler

Tugba

29 Nisan 2020 Çarşamba

Corona Günleri 44. Gün




Corona Günleri


44. Gün

Bugün İzo ile attık kendimizi dışarı, sahilde minik bir tur attık, bir kaç işimiz vardı, onları hallettik, Migros'a uğrayıp döndük. İyi geldi sahilde yürüyüş yapmak, hava sıcaktı ama evler serin, kalın giyiniyorsun, dışarıda yürüyünce sıcak, iki ara bir dere, olduğu kadar. Turistler gelseydi, bugün sahilde denize girerlerdi kesin. Biz Türkler için daha var, bizim köşede Karpuzcu Erdoğan bu hafta tezgahını açmış, karpuz satmaya başlamış ama o karpuz kabuğu denize düşmedi. 

Bugün Meltem'in doğum günü için yaptırdığım posteri de aldık ve İlker hemen yerine astı ve böylece kutlu doğum günleri başladı. 3 Mayıs saat 14:00'de Meltem 18 yaşına girecek. Bizim için mutluluk verici bir durum. Balonları da hazır, cumartesi süsleyeceğim. Bakalım beğenecek misiniz? Pazar günü de 14:00'de canlı yapacağım. Sizlerle beraber olacağız.

1 ay önce 2006-2009 yılı arasını Meltem ile ilgili yazmıştım. Bugün tamamlayayım dedim. 2009 yılında Meltem'in tedavileri daha bir rayına oturmuştu. Artık farklı gereksinimler doğmuştu. Mesela bez, Bodrum Sea Garden'da tanıştığımız Turkcell'in Genel Müdürü Süreyya Ciliv'in eşi Karen'dan  Kimberly Clark'ın büyük çocuklara bez ürettiğini öğrendik. İlk olarak Londra'ya gidişimizde bir bavul bez getirdik. Daha sonra K&C bizim müşterimiz olduğu için onlara defalarca yazmamın sonucunu aldık ve Türkiye'ye ilk gelen bezlerden Meltem'e hediye ettiler belli bir miktar. Hayatımızı kurtardı. 

Gene Karen bize çok yardımcı oldu ve Meltem'in boyu uzadığı için baston puset küçük geliyordu, kızları Erin'ın kullandığı puseti bize verdiler. Bize çok iyi bir duyu bütünlemesi yapan arkadaşlarını tavsiye ettiler, Meltem aynı Amerika'daki tedaviyi almaya başladı. 

Açıkçası düşen, düşenin halinden anlıyor ve karşınızda böyle bir durumla karşılaştığınız zaman tereddütsüz yardım ediyorsunuz birbirinize. Karen ile hala görüşüyoruz, geçen yaz Amerika'dan İzmir'e bile geldi. Mutlu oluyoruz. Onun gibi bir kaç dostum daha var aynı kaderi paylaştığım, onlarla da irtibatımız hep var. Hep birbirimize yardımcı olup önemli bilgileri paylaşıyoruz. 

2010-2017 yılı arası Meltem'in tedavi ve terapileri yoluna girince bu sefer ilk önce annem rahatsızlandı, daha sonra 2014 Mart ayında O' nu kaybettik. 6 ay sonra ben kansere yakalandım, 1 yıl tedavimle uğraştık, Tunç'tan ayrılmam, binanın satılması, çok ama çok ağır travmalar yaşadık hep birlikte.2017 de artık Meltem'in tedavisinde, doktorların tırpanlanması yüzünden sıkıntı yaşamaya başladık. İlaç yazdırmak, rapor almak eziyete dönüşmüştü. Şimdi hepsi geride kaldı.

Bu karantinayı idare ederek atlatabilmemin bir nedeni de 1 yıl boyunca tedavim sürerken hep izoleydim, çocuklarıma bile sarılamıyordum. Şimdi en azından çocuklarıma doyasıya sarılıyorum. Onlara istediklerini pişiriyorum, bunsan iyisi daha ne olsun? 


Hepinize hayırlı akşamlar diliyorum.

Tugba

28 Nisan 2020 Salı

Corona Günleri 43. Gün




Corona Günleri


43. Gün

Bu gece geç kaldım, kusura bakmayın, eve gelince ikinci adresimde yarın için zeytinyağlı biber dolması ve magnolya tatlısı yaptım. Şimdi bitti ve yazmaya başladım.

Bu sabaha pilates dersimle başladım, yogaya devam edemiyorum, her yerim ağrıyor hala yogadan. Sonrasında ofisimize gittik, olmayan işler için olurluk yarattık, temizlik yaptık, gene bir işler çıkarttık, çok şükür, sonrasında pide alıp döndük evimize. 

Bu hafta normalleşmeden bahsediliyor derken THY, 28 Mayıs'a kadar uçuşların durdurulmasının uzatıldığı haberini aldım, bu beni rahatlattı belki bayram tatilinde il sınırlarını açıp, kavimler göçüne neden olmazlar. 

Buna karşın, AVM'ler kapılarını tekrar 11 Mayıstan itibaren kademeli açacaklarmış. Bu durumda kim gider AVM'ye bilemiyorum ama bizim insanımız gider. 

Bir başka ilginç haber ise Pentagon, Corona Ölümlerini unutturmak için donanma pilotlarının defalarca UFO'larla karşılaştıklarını söylese de, vak'a sayısı ABD'de 1 milyon sınırında. Zaten UFO'lar var, uzaylıları tez zamanda bekliyoruz, onlarla da tanışmasak olmaz bu dönemde, bir onlar kaldı çünkü...

Başka bir haber de ise "Nurella"  Nur Yerlitaş'ın amansız hastalıktan dolayı dün vefat etmesi. Ben üzüldüm açıkçası, bu insan ünlülerin kostümlerini dikerdi en başta Benim Bülent Ersoy, Ajda Pekkan, Sibel Can gibi... Onların hayal gücü kesinlikle bizimkinden farklı olduğu için o müthiş kostümleri hazırlayabiliyorlar. Adı gibi Nur içinde uyusun. 

Son olarak aylardır "dünyaya çarpabilir" denilen "gök taşı teğet geçecekmiş", çok şükür Dünya'ya çarpmayacakmış. Hepimize hayırlı olsun.

Günün haberlerini sizlerle paylaştım, ama Uzaylılar konusunda ciddiyim, tanışmak isterim. İzo "korkmaz mısın?" dedi, "niye korkayım, insanoğlu daha mı az tehlikeli? yada "niye onları tehlikeli diye düşünürüz? Belki bizi kötü insanlardan kurtaracaklar?" Tanışalım görelim...

Hepinize iyi geceler.

Tugba

Drupa

 Drupa... 16 Yıl Matbaacılar için Drupa Fuarı ayrı bir anlam taşımaktadır. Babam, 1976 yılından itibaren 2016'ya kadar hepsini ziyaret e...