18 Nisan 2020 Cumartesi

Corona Günleri 33. Gün




Corona Günleri 


33. Gün


Bugün cumartesiydi ama hiç havası yoktu cumartesinin... İstanbul'da olsak, muhakkak bi programımız olurdu, en kötü Caddeye çıkıp tur atardık, kuaföre uğrayıp bi fön, bir oje,  eş, dosta kesin rastlanır, ayak üstü muhabbetler yapılır, bir Erenköy D&R'a uğranır (şimdi kapandı), oradan Marks&Spencer turlanır. İlgi Kuru yemişten o günün popüler kuru yemişini alıp eve dönerdik. 

Akşam üzeri alaca karanlık olduğu zamanda yatak odamın camından caddeden geçenleri seyreder dururdum. İş Bankası Blokları gürültüsü olmasa süper zevkli bir evdi. Cemil Topuzlu Caddesi çok hareketli bir caddedir, yoldan yürüyenler, arabalar, arada trafik kazaları, Büyük Kulüp'teki düğünlerin trafiği, çok eğlenceliydi. Eski mahallemi özlüyorum ama aynı evde oturur muyum? Hayır, sabaha kadar olan trafik bizi bezdirmişti son zamanlarda taşınmadan evvel. 

Tabii şimdi burada olmak daha bir iyi geliyor. Burasının temiz havası, hele ki şimdi ki pandemi durumu, burada daha hafif atlatılıyor. Çok şanslıymışız burada olmakla, ailemizde hepimizin bir sıkıntısı var, burada en azından arabayla tur atabiliyoruz, İstanbul'da olsak kafayı yer, hiçbir yere çıkmazdık. 

İstanbul'da yaşayan hepinize kolaylılar versin Allah...

Bugün geç uyandık hepimiz, zaten yapacak bir şey yok, hava da bu sevimsizlikte üzerine düşeni yapıyor, güneş var ama ayaz, balkonda oturamıyoruz gene...

Mert bizi dün gece korkuttu, ama bugün iyiydi. Çocuk panik atak oldu, nefes alamıyorum, kötüyüm dedi, dün akşam, babası dışarı çıkarttı, sonra gece hep kontrol ettik, neyse sabah iyi uyandı, amcasıyla havuz başında yürüyüş yaptı, iyi geldi. Öğleden sonra deneme sınavı vardı, ona girdi. Beraber muhallebi yaptık. Oyalamaya çalışıyoruz.  Çocuklara da geldi gelenler. 

Basev etkinliği olarak Marmara Üniversitesi Öğrencilerine
Halkalı Kağıt Fabrikası gezisi düzenlemiştik 2018 yılında ,
arkada görülen balyalı kağıtlar da yangın çıkmış.
Biraz gazete falan okudum. İstanbul'da Basev'den arkadaşlarımızın kağıt fabrikası vardı Halkalı'da, onun deposundaki dönüşüme girecek kağıtlar yanmış, hala bu saatte kontrol etmeye çalışılıyordu. Fatma ve Sevim Hanım için üzüldüm, o fabrika için çok emekleri olan insanlar, Allah kolaylık versin, neyse ki fabrika yanmamış. 

Dedim ya garip bir gün bugün. Kendimi mutfağa attım. Zeytinyağlı biber dolması yaptım, muhallebi yaptım, hepsini bitirdiler, elde var sıfır, neyse yarının menüsünü belirledim. Yarına Allah kerim...

Eğer perşembe 23. Nisandan pazara kadar sokağa çıkma kısıtlaması olursa ben çıkarım. Nasıl derseniz? Galiba bu kuralları yapanlardan birinin özürlü çocuğu var, Meltemler için serbest. O yüzden O'nu ve kendimi dışarı atabilirim. İnsanın sinirleri bozuluyor artık.

Aaaaa bu arada sokağa çıkarım diyorum ama maskem bitti,  maske kodu bize gelmedi, kod mod yok. Levent'e geldi,  O aldı ama bizim aileye gelmedi. Bekle babam bekle....

Yarın nasıl geçecek bakalım, hepinize iyi geceler....

Tugba

17 Nisan 2020 Cuma

Tuğba'nın Ajandası: Corona GünleriLevent ve Meltem, biz de kırmızı...

Tuğba'nın Ajandası:


Corona Günleri
Levent ve Meltem, biz de kırmızı...
: Corona Günleri Levent ve Meltem, biz de kırmızı ok ile gösterdiğim mevkiide oturuyoruz. Şehre hakimiz oradan. 32. Gün 32. Gün b...

Corona Günleri 32. Gün




Corona Günleri
Levent ve Meltem, biz de kırmızı ok ile
gösterdiğim mevkiide oturuyoruz.
Şehre hakimiz oradan.


32. Gün

32. Gün biz eskilere Mehmet Ali Birand'ın Türk TV Tarihinin en uzun soluklu haber programıdır. 1985 yılında hayatımıza girmişti. O yıllarda ayda bir kere yayınlanırdı ve bir çoğumuz o geceyi beklerdik, bir ay içinde Türkiye ve Dünya'da olup bitenlerin yorumlarını dinlemeyi. Ayda bir defa, vay be çılgınlık, bekliyormuşuz, sorgulamıyor muşuz, elimizdeki bu, ayda 1 program, şimdi her akşam farklı kanalları dolaşan insanların yorumları, ıyyyy. Ha programın jenerik müziği çok etkileyiciydi. Jeff Wayne'nin "Eve of the War". Etkileyiciydi, merak edenler googledan bulup dinleyebilirler. Ne kadar kolay değil mi şimdi. 

32. Gün Programı 1992 yılına kadar TRT'de yayımlanmış daha sonra özel kanallara geçmiş. Bence TRT!deki yılları en hit olanlardı, daha sonrakiler eh işteydi. Neden bilemem. 

Bugün sahilimiz
Bu günlerde Meltem ile 24 saat geçirince, Power Türk TV ekranda devamlı açık olduğu için Popüler Türkçe Müziklerle pek içli dışlı oldum. Bir sürü ismini bilmediğin şarkıcı var, içlerinden birinin ismini ezberleyebildim hatta şu an utube'dan açtım dinlerken yazıyorum: Zeynep Bastık. Sesi, şarkılarının sözleri, tınılar şahane, sonra biraz araştırdım, Sanatçı bir ailenin çocuğu, 26 yaşında ve sanatına sahip çıkmış, eğitimini ve kariyerini bu yolda ilerletmiş, Mustafa Sandal ile düet, Sezen Aksu, Sertap, Nükhet Duru, Yıldız Tilbe  şarkılarına coverlar yapmış ve harika yorumluyor. EN sevdiğim "Uslanmıyor Bu" şarkısı, harika, insanı mutlu ediyor. Kaliteli bir müzisyen. 

Cheese Cake 
Bugün değişik olarak Figen saçlarımı boyadı, kahve içtik, dün akşam meşhur cheesecake'imden yaptım, onu yedik. Yemek yaptım, onları da yedik. Bugün Meltoyu İlker ve Levent çıkardılar dışarı, Kuşadası'nın Atatürk heykeli vardır tepede, oraya çıkmışlar, araba girmesi yasak olan bir yerdi ama artık her yer her şey serbest. Şimdi de İlker, Mert'i dışarı çıkardı, çocuk fena hissediyorum dedi, oksijen almaya çıktılar. Şimdi iyi olarak eve döndüler. Şükür.

Bugünlük bizden bu kadar, 2 saat sonra sokağa çıkma yasağı başlıyor. Lütfen Luppo'larınızı almayı unutmayın, sigara almayın aman iğrenç şey, bırakın onu. İyi geceler...

Tugba


16 Nisan 2020 Perşembe

Tuğba'nın Ajandası: Corona Günleri31. GünBu akşam üzeri Kuşada...

Tuğba'nın Ajandası:


Corona Günleri

31. Gün


Bu akşam üzeri Kuşada...
: Corona Günleri 31. Gün Bu akşam üzeri Kuşadası'nda gün batımı Bugün de dün gibi geldi geçti hayatımızdan, eskiden olsak bir...

Corona Günleri 31. Gün




Corona Günleri

31. Gün


Bu akşam üzeri Kuşadası'nda gün batımı
Bugün de dün gibi geldi geçti hayatımızdan, eskiden olsak bir güne neler doldururduk: Çalışırdık, dışarı rahat rahat çıkardık, arkadaşlarımızla cadde de buluşup kahve içerdik, ben iki günde bir kuaföre giderdim, saçlarımı yaptırırdım, oooo neler neler, şimdi tısss hiç bir şey yapamıyoruz. 

Ben bu dönemde vakitsizlikten görüşemediğim dostlarıma daha fazla vakit ayırabileceğimi ama yapmadığımı ya da yapamadığımı fark ettim. Üzüldüm. Şu an Berrin'le Lütfiye'ye gitmek çok isterim mesela, ama imkansız. Neyse gene buluşup kahveleyeceğiz inşallah. 

Bugün Facebook'ta geçen senelerdeki yaptığım yorumlar çıktı karşıma, 16 Nisan ilginç bir gün imiş. Ne yazık ki 16 Nisan 2017'de ülkemizde rejim değişikliği evet oyları ile kabul edildi. Yurdum insanlarının yarısı, erkler ayrılığının ne kadar önemli olduğunu, parlamenterler sistemin ne kadar güçlü bir yönetim sistemi olduğunu göz ardı edip, tek kişiye kendini razı etti. 

Biz aslında 20. Yüzyılda en şanslı ülkelerden biriydik, Atatürk Türkiyesi bir çok      
20. yy ülkesinin önündeydi ama O'ndan sonra gene iktidar sarmalına daldık, sonrası terör, falan derken dini yönetim gene hortladı ve demokrasimiz ağır darbe aldı. 16 Nisan 2017'den sonra da Özgürlüğümüzün kısıtlandığından, onlar - bizler kavramı içinde abuk sabuk yaşamak zorunda bırakıldığımızdan çok kişi farkında değil. Yazık etmişiz bu ülkeye yazık. 

Kapadokya 2019
Gene 16 Nisan 2019'da yani geçen sene İngiltere'den Dilek, oğlu Emre, Amanda Mert ve ben Kapadokya'ya gitmiştik. Harika bir üç gün geçirip dolaştık. Muhteşem yerler gördük, muhteşem yemekler yedik. Harika bir geziydi. İnsan anlaşabildiği kişilerle tatile gidince her şey çok güzel oluyor. Bu sene bu zamanda Antep yapmak istiyorduk tabii ki daha ayarlayamadan hayal oldu, bir daha ne zaman bir yerlere gideceğiz bilmiyorum. 

Fenerbahçe 2015
Bugün Oğluşumun çok canı sıkılmıştı, ofise götürdük, iyi geldi. Sonra eve geldik, gün bitti. Sıkıcı bir gündü. 

Aaaa bir de 16 Nisan 2015 sabahı İstanbul, ağır bir sisli havaya uyanmış, Fenerbahçe'deki evimizden resim çekmişim, lalelerim açmış, çok hoş bir resimmiş. Sizlerle paylaşayım istedim. 

Şimdilik bu günlük bu kadar, her yönden aydınlık günlere tez zamanda kavuşmak dileğiyle, hepinize iyi geceler...

Tuğba 

15 Nisan 2020 Çarşamba

Tuğba'nın Ajandası: Corona Günleri 30. GünFiliz Kıran Fırtınası...

Tuğba'nın Ajandası:


Corona Günleri 

30. Gün

Filiz Kıran Fırtınası...
: Corona Günleri  30. Gün Filiz Kıran Fırtınası 1 ay, 30 gün dersek bugün bir ayı doldurduk. Hafta sonu gene sokağa çıkma yasağ...

Corona Günleri 30. Gün Filiz Kıran Fırtınası




Corona Günleri 

30. Gün

Filiz Kıran Fırtınası

1 ay, 30 gün dersek bugün bir ayı doldurduk. Hafta sonu gene sokağa çıkma yasağı ve sonrasında daha da uzun bir yasak daha geleceği bugün dillendirildi. Bu döngünün biteceği yok gibi...

Annemin kumaşlarında dikilen elbisem,
kim bilir nereden almış?
Bu sabah İlker ile ofise gittik, internet gene çalışmadı ancak yenilenmesine 5 gün kaldığı için 10 tl ekstra para ödedik, açtırdık ama bu sefer kutu ofiste kalacak, yoksa Mert gene sonuna kadar bitirir.  Arctimo Bardak Siparişlerim vardı, onları hazırladım, faturalarını kestim, kargoya gittim. Daha sonra sağlık ocağına dışarıdan uğradım ve terziye geçtim. Terzi ne alaka diyeceksiniz? Geçen ay annemden kalan kumaşlardan elbise diktirmek istiyordum. Tuğçe sağolsun, merkezdeki terziye beni götürdü. Kumaşları verdik, 1 hafta sonra aramışlardı "provaya gelin" diye ben gidemedim, kısmet bugüne imiş. Adamcağız mükemmel  dikmiş, tam üzerime oturdu. Ne eksik ne fazla, çok mutlu oldum ve biraz duygulandım. 

Sonra ofise dönünce daha da bi hüzün sardı beni, neden derseniz? Sene 1991, 12 Nisan biz bayram tatili için Kuşadası Davutlar'daki evimize gelmiştik. Yan komşularımız rahmetli İbrahim beyler de gelmişti, ilk gün beraber yedik, içtik, her şey normaldi ancakkk gece olunca bir fırtına koptu, feci. Yanımız domates tarlası, sürülmüş, boş, kopan topraklar bizim camlarda, ne korktuk ne korktuk. Rahmetli annem,  o zamanlar "Yudum ayçiçek reklamı vardı", "çok hafif yağ diye ev havalanır giderdi gökyüzüne", hem biz de havalanacağız diye espri yapıyordu hem de korkusunu yenmeye çalışıyordu. Sabah olunca biz o kadar korkmuşuz ki babam dışarıya  tarlaya ters taraftaki camdan  çıktı,  her şey yolunda mı diye? Elektrikler geceden gittiği için şehre indik, bir şeyler yedik. Fırtına az da olsa devam etti ertesi gün İstanbul'a geri döndük. Annem eve dönünce hemen araştırdı "saatli marif takviminden" bu ne fırtınası diye ( o zaman google yok tabii), öğrendik ki 12-15 Nisan arası Filiz Kıran" Fırtınası olurmuş. Yeni filizlenen ağaçların güçsüz olanların filizlerini yok edermiş. Kötü bir fırtına aslında...

Gün Batımı, sevimsiz ve iç karartıcı...
Bunu niye anlattım: İki gündür burada gene aynı fırtınadan var, serseme döndük, tabii biz şehirdeyiz sadece toz havalanıyor burada,  belki Davutlar'da daha sert esiyor olabilir ama biran annemi arayıp konuşmak istedim. "Anne bugün Filiz Kıran Fırtınası var, 91 senesinde yaşadığımızdan" demek istedim.  Bazen böyle oluyor, saatlerce telefonda görüşmelerimizi özlüyorum. Akşamları Merter'den eve dönerken 2 saati geçince trafik, annemi arardım, "konuş benle anne çok yoruldum" derdim. Şimdi düşününce kadını amma bayıyormuşum, akşam saati yemek hazırlayacak, yada bi program izleyecek. Ben meşgul ederdim. Şimdi Mert bana aynısını yapıyor. Evlat için her şeye katlanılır. O yüzden bugün annemi özledim. Nur içinde uyusun. 

Bugün yağmur yağmak üzere hava karardı, şimdi de yağmaya başladı. Fırtına biter artık. Ben de daraldım, gidip etamin yapıp uyuyayım. Hepinize iyi geceler...

Tuğba 
Annesini özleyen kız...


Drupa

 Drupa... 16 Yıl Matbaacılar için Drupa Fuarı ayrı bir anlam taşımaktadır. Babam, 1976 yılından itibaren 2016'ya kadar hepsini ziyaret e...