8 Eylül 2023 Cuma

Cuma...

 Cuma geldi, of hafta sonu...


Tabii hafta sonu ile ilgili bir yazı yazmayacağım. Etrafımı gözlemlemeyi çok seviyorum, bugün de arabamı servise getirdim ve beklerken her Türk İnsanı gibi Starbucks'tayım. 

Hem kendi işimi yapıyorum hem de ister istemez etrafımdaki insanlar ilgimi çekti. 

Ben çok şükür Oğlumun ilk öğrenim hayatını tamamlamış bir veliyim. 

2 masa ileride iki veli oturmuş konuşuyorlar, daha doğrusu biri konuşuyor biri sadece kafa sallıyor. Konuşan hiç izin vermiyor. İlk olarak eğitimin felaket olduğundan bahsetti, sonra çocuğunu yurt dışına yollayacak ve burada iddiası olmayan bir veliden bahsetti ve "ben mecbur değilim senin yurt dışına gitmenle, benim çocuğum deneyecek bunu ama ben de yurt dışına göndereceğim" dedi!! Finalde pazartesi okulun ilk günü yorulmasın, yollamayacağım okula dedi. 

Şimdi kendinin avukat olduğunu bir başka veli arkadaşının evliliğinin 5 sene evvel bittiğini ve ekim ayında onları boşayacağını belirtti. Karşısındaki veli dehşetle dinlemeye devam ediyor. Ben yazmaktan sıkıldım, sonunda anemisi ve hipo tiroidinden bahsederken konuşmayan veli "benim gitmem gerek" dedi ve kalktı. 

Diğer tarafta da iki üniversite öğrencisi oturuyorlar. Okula gitmesek de olur zaten bi ben  gidiyorum diyerek başladı biri, diğeri sağlık problemim çok, doktor ilaç verdi ama alkol almayın dedi. Sonra ne alaka Kanye West'ten bahsedip birinin Gürcistan'da konseri olduğunu ve acaba Gürcistan'a vize var mı diye googla baktılar. 

Gene şiştim. 

Diyeceksiniz ki "Tuğba, bu kadar şeyi nasıl duydun?" 

Millet o kadar yüksek sesle konuşuyor ki duymamak imkansız. İster istemez duyuyor ve muhabbet çok kötü olduğu için sıkılıyorsunuz. 

Ben insanların bu kadar çok teknolojik imkana sahip olup, bunu bu kadar kötü yaşamalarına anlam veremiyorum. Her şeyin bir oluru var, çocuk okula gidecekse, okul onu eğitmeli, veli güdümlü eğitilmemeli, veli özel okula gönderiyor diye eğitimi, okulu satın almamalı, yetti artık bu muhabbet. 

Gençler, okulun kıymetini bilmeli, üniversiteden sonra bir daha hiç bir şey hayatlarında eskisi gibi olmayacak, bunun farkına vararak ellerinden geleni yapmalılar. Aileler, ne büyük fedakarlıklarla onları okutuyorlar ama tüketim dünyasında, onlara bu çok normal, aileler buna mecbur, ister okurum, ister okumam modundan çıkamıyorlar. 

Sanki içimi döktüm bu Türk Eğitim Sistemi ve gençler hakkında. Konuşulup yazılacak çok şey var ama sığmazzz, 70'li senelerde doğduğum için çok mutluyum. 90'lardan sonra doğanlarda kapitalizm etkileri çok feci. 

Herkese mutlu haftasonları dilerim. 

Tugba

5 Eylül 2023 Salı

Neveda Halam ve Eldivenleri

 Ne alaka akşam akşam diyeceksiniz?


3 ay önce Kuşadası'na gitmeden 2 gün önce 10 seneyi dolduran bulaşık makinem arıza yaptı. Servis çağırdım ama adam 5000.-TL deyince, "kalsın gelince bakarız" dedim. 

Bu arada 3 kere buraya gelip döndük ve her seferinde elimde yıkadım bulaşıkları ve gene her seferinde sağ işaret parmağım deterjandan alerji oldu.

Neyse bu sefer gelişimde daha parmağım iyileşmediği için bugün Migros'tan bulaşık eldiveni ve ele daha uygun bir deterjan aldım. 

Yemekten sonra eldivenleri geçirip yıkamaya başladım. İnsan yaş almaya başlayınca eskiler bir geliyor aklına... 

Eldiven deyince de Neveda Halam!

Neveda Halamın her işe göre ayrı eldivenleri vardı. O zamanlarda tabii kullan at eldivenler yok, Halam ellerine, ojelerine çok meraklı, hele elinde kokuya tahamülü yok. Banyo tuvalet ve en önemlisi mutfak eldivenleri...

Bulaşık için ayrı, köfte yoğurmak için ayrı. Ne alaka diyeceksiniz gene, biz ailecek pek et sevmeyiz ama köfte her evde yapıldığı gibi bizde de yapılırdı. Halam elleri kokmasın diye onun için de ayrı eldiven yapmıştı kendine, biz hayretler içinde O'nu izlerdik, annem hayatta eldiven kullanmazdı. Biz çok yabancıydık ve ben içten içten "eldivenim olsun ben de bulaşık yıkayım" isterdim, annem almazdı, "ne gerek var" derdi.  

Ayrıca Halam bulaşıkları kendi yıkamayı çok severdi. Bulaşık makinasına hiç rağbet etmedi. Son yaşlandığında da gene "mutfağım küçük deyip" tezgah üstü, hayatta hiç görmediğim bir makinada yıkardı. 

Şimdi bulaşıkları yıkarken O'nu andım. 

Neveda Halam da,  annem de "nur içinde uyusunlar". 

Biz de bıraktıkları o kadar çok anı var ki, yaş alınca insan o anıları hatırlayıp o günleri gözünün önünden geçirmeyi seviyor.

Herkese mutlu akşamlar...

Tugba

27 Ağustos 2023 Pazar

Yaz Diyeti 18-26/29

 Bence olmaya başladı... Tuttu bu iş...


Eveeetttt, bugün ayın 27'si ve ben Yaz Diyetime başlayalı 26 gün oldu. 

Sonuç:-4 Kilo....

Yuppiii....


Yazın ortasında aydınlanma ile başladım bu işe ve inanın çok zorlanıyorum. 5 kere tatlı, pasta ve dondurma yemek durumunda kaldım. Malum kutlu doğum haftası başlayınca, malum 4 kere doğum günümü kutladım, 1 kere de Yaseminlerim bizdeydi, bozdum ama gene de iyi atlattım, ilk 4 kilodan kurtuldum. 

Eğer bu işe başlamasaydım, kendimi toparlamasaydım, bu 4 kiloyu veremezdim , belki de 1 kilo daha alırdım.  Midemin biraz küçüldüğünü düşünüyorum, öyle eskisi gibi yiyemiyorum. Bu güzel bi durum, ayrıca yavaş yavaş yemek saatlerimi ve yemek çeşitlerimi ayarlamaya başladım. Migrenim olduğu için aralıklı oruçmuş, yok iki öğünmüş, onları yapamıyorum ama aç kalmayacak şekilde kendimi ayarlıyorum. Bundan da çok memnunum. 

Şimdi yeni hedefim 18 Ekim Frankfurt Kitap Fuarı...

O zamana kadar yeni bir zaman dilimi başlatıyorum kendime, zaten sonbahara da yavaş yavaş giriyoruz, bakalım ne kadar daha ilerleyeceğim? 

Bu hafta Ağustos Ayını çok sevmesem de dostlarım, bana harika doğum günleri düzenlediler, benim için elleri ile pastalar yaptılar, gene elleriyle hediyelikler yaptılar, hediyeler aldılar, o kadar mutlu oldum ki...

51 Yaş Mottom: Yola devam, çalışırsan, hem kazanır hem de rakiplerden sıyrılıp, yaşamaya devam edersin. Bu Kadar...

Ben de öyle yapmaya devam edip yaşamıma bakacağım. Dünya artık o kadar kötü ki, bunlar ile kendimi yormayı düşünmüyorum. Kötülükler için tek diyeceğim ne halleri varsa görsünler, benden uzak dursunlar yeter. 

Herkese mutlu pazarlar diliyorum. 

Tugba

17 Ağustos 2023 Perşembe

Yaz Diyeti 15-16-17/29

 Umut her zaman var olmalı...


3 gündür yazamadım, çok hızlı günler geçirdim, malum yaz sonu geliyor, insanlar işlerinin başına dönüyor ve talepler artıyor. Bir de son yaz gezmeleri araya girince yazmaya vakit kalmadı açıkçası.

Diyetimi pazar günü ve dün minik bir şekilde çiğnedim ama kalan yediklerim çok sağlıklı olduğu için fazla etkisi olmaz diye düşünüyorum. Yaz diyetinin bonusları oluyor. Hele haftaya doğum günüm var, kutlu doğum haftası dün itibarıyla başladı. Dikkat ede ede devam. Dediğim gibi artık bu yemek şeklini yaşamımın normali olarak devam ettirmek amacım. İlk hafta feci zordu, şimdi oturtmuşken vaz geçmek olmaz. Yola devam. 

Pazartesi akşamı Fazıl Say konserine gittik. "Anne Dünya" adlı turnesini ilk Kuşadası'ndan başlatmış. Ay pek bi memnun oldum açıkçası. 

11 Türk Kadın Şairin şiirlerini bestelemiş, Kendisine solist Serenat Bağcan, kontrabasta Volkan Hürsever, davulda Ferit Odman eşlik etti. Sunumları Yekta Kopan yaptı. 

Umuttu esas tema, umut kaybolmamalı insanın içinde, bu şiirlerde zorluklara karşı umut içeren şiirlerdi. İçimizi mutlu etti, hüzünlendirdi. Bir buçuk saat başka bir zamanda dinledik ve bitti. 

İyi ki gitmişiz, iyi ki çocuklarımızı da yanımızda götürmüşüz ki, haka dünyamızda bir ümit olduğunu veya olacağını, hayattan vaz geçmemelerini ve yaşamın harika bir şey olduğunu paylaştık. Onlar da gün sonu bize "harika anneler olduğumuzu söyleyip" bizi şımarttılar. Ay pek bi mutlu olduk.

Hepimize umutlu yarınlar diliyorum. 

Tugba 

12 Ağustos 2023 Cumartesi

Yaz Diyeti 12-13-14/29

 

Eskilerde yaşamaya devam etmenin 

dayanılmaz ağırlığı...


Evetttt, 3 gündür yazamadım ama bu demek değil ki diyeti bıraktım. Evde çalıştığım için işlerim çok yoğundu.

Suyum devamlı yanımda, bittikçe dolduruyorum, yemekler protein ve salata olarak dünyamda, hala çikolata istiyorum ve  sonunda, dün tartıldım. 

3 kilo vermişim. Aslında insan daha fazlasını istiyor ama kalıcı olması anlamında 3 kilo iyi...

 Yola devam, benimle bu işe devam edenler, lütfen bırakmayalım. 

Eskilerde yaşamaktan hiç hoşlanmıyorum. Zaten başımdan o kadar fazla olay geçti ki, artık onları beynimin bir köşesine hapsettim. Bazen gece rüyama giriyor, hala matbaada iş yetiştirmeye çalışırken buluyorum kendimi ama sadece rüyamda...Zaten bedelini ağır ödedim. 

Geleceğe bakmak gerek, içinde bulunduğumuz durum bu, şu anda, ben gelecek planları ile yoğunum, planlar planlar, bazıları gerçekleşir bazıları gerçekleşmez ama plan yapmak insanı hayata bağlıyor bence...

Hepinize iyi hafta sonları dilerim. 

Tugba

9 Ağustos 2023 Çarşamba

Yaz Diyeti 11/29

 

Kodlamalardan kurtulmak...


Pazartesi akşamının belli bir saatini hastanede geçirdikten sonra sabah iyi kalktım. Kahvaltı edip ilaçlarımı alıp çalışmaya başladım. Biraz dinlendim öğleden sonra...

 Akşam Kuşadası AVM Anfi Tiyatroda Kaan Sekban var, İstanbul'da hiç gidememiştim, hazır buraya geldiğini öğrenince bilet almaz mıyım, hemen...

Ama bir gün önce böbrek tutması planda yoktu. Üzerine de kışlık domates olayı da var, İzo bitsin istiyor, ben de yardım ettim ve 80 kilo domatesi 1,5 günde kışa hazır hale getirdik ama biz de bittik. 

Mutfaktan domates fışkırınca öğleyin domatesi ton balığı yedim, akşama da domates salatası yanına bir şeyler, ben bu uzun domateslerin salatasını da çok seviyorum, çok lezzetli oluyor. Anlayacağınız sağlıklı beslenmeye devam ama domateste bu yaşta zararları var galiba ama neyse olan oldu. 

Akşam Kaan Sekban'a gittik, bir kez daha "hayatta tek bir işi yapacaksın, onda sadece başarılı olacaksın" denilen tabunun yıkılabileceğini gösterdi. 


Ben de öyleyim. Matbaacı, ihracatçı, bloger, trendyol'da dükkanı olan bir insanım. 

Çoğu insana hala  bunu kabul edemiyor, çok karşılaştım bununla ama dün akşam adam da bir çok şeyi aynı anda yapıp başarılı olabiliyor. Ha bazısında çok başarılı, bazısında daha az ama yapıyor. 

Hayattaki bize uygulanan bu kodlamalardan bi kurtulu versek her şey daha rahat olacak. 

Hepinize iyi günler...

Tugba



8 Ağustos 2023 Salı

Yaz Diyeti 10/29

 

Nazar mı değdi acaba?

Dün sabah haftaya güzel başladım, öğleden sonraya kadar bilgisayarda çalıştım. Her şey harikaydı. Kahvaltımı güzel yaptım, su içmeye tam gaz devam. 


Sonra Melto uyandı, yemeği falan derken işlerimiz için İzo, Meltem, ben ve şoförümüz Ali Mert, attık kendimizi dışarı. Banka, hastane falan derken pazartesi "pazarına da uğrayalım" dedim, Ali Mert delirdi ama yapacak bir şey yok, üçümüzü beklemeye başladı. 

Biz de Meltoyu sandalyesine koyduk yukarıdan aşağı fiyatlara baka baka gezdik. 50.-tl'nin altında hiç bir şey yok, fasulye gerçekten 100.-tl, falan felan. Asıl amaç domates bakmaktı, 3-5 taneden sonra köylü kadınlarınkini beğendik alalım dedik. 

Kadınların mı nazarı değdi anlamadım ama bena "en fazla 35 sin abla diye iltifat ettiler", "kızıma dualar ettiler" , ben de kilosu 10.-TL'den anlaşarak 4 kasa domatesi aldım. 

Sonra eve döndük, kısa bir süre sonra ben de bir bel ağrısı, ishal ama feci, duramıyorum. Tabii hastanenin yolunu tuttuk. İdrar tahlili istediler, idrar pembe, bildiğiniz pembe. ,

Doktor ekrana bakınca "Tuğba Hanım artık bir Urolöji'ye görünseniz mi? Bu yıl 3. kez buradasınız" demez mi? Gene benim kumlar coşmuş, acaba 10 gündür o kadar fazla su içtim ki onlarda doğal olarak hareketlenmiş olabilir. 

Tabii ki diyetten pes etmiyorum. Antibiyotik verdi, bitince İstanbul'a gidip hem kontrollerimi yaptıracağım hem de iyi bir üroloğa gideceğim. Rahmetli annemin bana mirası ne yazık ki bu kumlar. 

Şimdilik bu kadar, hepinize sevgiler...

Tugba

Drupa

 Drupa... 16 Yıl Matbaacılar için Drupa Fuarı ayrı bir anlam taşımaktadır. Babam, 1976 yılından itibaren 2016'ya kadar hepsini ziyaret e...