23 Kasım 2020 Pazartesi

Tuğba'nın Ajandası: Su içiyor muyuz acaba?

Tuğba'nın Ajandası: Su içiyor muyuz acaba?:   Bugün Sevgili Dostum Rukiye, instada ne zaman su içilmeli diye bir post yayınlamış. Çok hoşuma gitti ve bugün ki konum bu olsun dedim.  Gü...

Su içiyor muyuz acaba?

 



Bugün Sevgili Dostum Rukiye, instada ne zaman su içilmeli diye bir post yayınlamış. Çok hoşuma gitti ve bugün ki konum bu olsun dedim. 

Gün boyunca ne kadar su içiyoruz acaba? Uzmanlara göre günde 3 litre için diyorlar da, o uzman günde 3 litre  su içiyor mu acaba? İç demek kolay ama içmek gerçekten zor. Hele kış oldu mu hepten zor. Ben şahsen 1 litreyi ortalama da buluyorum ama 3, hiç olmadı, ya sizin? Yorumlarınız bekliyorum.

Bir de şuna takık bir durumdayım. Uzmanlar Avrupa'da da mı günde 3 litre derler acaba? Avrupa'da 1 litre şişe su 3.-Euro civarında, onlar bizim gibi 19lt. damacana almazlar, hadi "tab water" yani musluk suyu içilebilirdir, oradan da içerler ama o da bedava değil, sonuçta ona da para veriyorlar. Sonuç: Uzmanların 3 litre su isteğine hala şüpheli bakıyorum. :)

Gelelim gün içinde su içmek için en iyi 7 zaman:

  1. Uyandığın zaman (iç organları aktive etmek için)
  2. Spordan Sonra (Kalp ritmini normale döndürmek için)
  3. Yemekten 30 dk. önce (sindirime yardımcı olmak için)
  4. Duş almadan önce (Kan basıncını düşürmek için)
  5. Yatağa gitmeden önce (Varsa günlük sıvı eksikliğini gidermek için - ha bir de uykunun ortasında tuvalete gitmek için)
  6. Hastaysan (Vücudun daha iyi çalışması için)
  7. Yorgun hissediyorsan (Vücut sistemini şarj etmek için)
Bu zamanlardan seçin, beğenin suyunuzu için. Afiyet olsun...

İyi geceler

Tugba


22 Kasım 2020 Pazar

Başlık gene mi Yalanci Karantina????

 

????????????

Bu sabah televizyon seyrediyordum. Kanalın biri vatandaşlar ile karantina saatleri ile ilgili röportaj yapıyor, kimse anlayamamış, saat kaçta karantina başlar biter, kim hangi saatte çıkar. Çok güldüm ağlanacak halimize, korona zaten yorgun olan beyinlerimize hiç iyi gelmemiş, üzerine de milletin kafası iyice karışmış. 


Bu yetmez gibi bir de BBC Türkçe'nin 6 ay sonra tekrar Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yaptığı cesur haberi seyredince tekrar bu virüsle dalga geçilmemesi gerektiğini gördüm. Çekim sırasında ölen kişi ceset torbasında giderken onun yatağını başka ağır hastaya hazırlıyorlar, oradaki çalışan personel perişan. 

Biz buna inat hala uzaktan eğitim çok zor, evde bunaldık, dışarda kahve içmeliyiz gibi kapris üzerine kapris yapmakla meşgulüz. İşte çalışanlar işlerine gitsin gelsin, diğer kimse çıkmasın artık, bu virüsü bu gidişle çokkk uzun bir süre bitiremeyiz. 

Biz Arıcılar ne yaptık? 

Sabah güzel ama soğuk bir havaya uyandık. Mert online derslerle geçirdi tüm günü, Meltem Arıcı, evde kalmanın sınırlarını zorlamakla tüm günü geçirdi. Ben ve İlker de web sayfamızın işleri ile uğraştık. Ben video çektim arctimo instagram sayfam için. Uğraşı büyük, umarım karşılığını alırım. 

Biraz evvel gene yalancı karantinamız başladı. Nasıl bir önlem olacaksa bu, neyse buna da şükür ama ben devamını, gerçek karantinaları bekliyorum. 

Herkese iyi geceler...

Tugba

21 Kasım 2020 Cumartesi

Tuğba'nın Ajandası: Gene döndük başa galiba

Tuğba'nın Ajandası: Gene döndük başa galiba:   Herkese Merhaba, Gene başa döndük galiba... Karantina Gecesi 1 Bu sefer tek fark Mart ayındaki gibi virüs hakkında hiçbir şey bilmezken şi...

Gene döndük başa galiba

 


Herkese Merhaba,

Gene başa döndük galiba... Karantina Gecesi 1


Bu sefer tek fark Mart ayındaki gibi virüs hakkında hiçbir şey bilmezken şimdi çok şey biliyoruz. insanoğlu çok ilginç bir varlık. Bile bile lades yapmayı çok seviyor. Yaz aylarında ekim sonu, kasım ayında tekrar sayılar yükselecek dendiği halde buna göre hiçbir önlem almadı. Tatiller yapıldı, okullar açıldı, iş yerlerinde gene ful time işe dönüldü ve yavaş yavaş sayılar artmaya başladı. Okullar sınıf sınıf  kapatıp önlem almaya çalıştılar, iş yerleri sadece hastalananı eve gönderdi, derken iş çığırından çıkmaya başlayınca da ipin ucu kaçtı. 

Şimdi, garip karantina saatleri, zavallı gençler ve yaşlılar, zavallı iş yerinde hastalık olduğu halde işe gidenler, 3. kez covid olan sağlık personeli... Ülkemizin bu uykudan uyanması gerek... İyi yönetilmiyoruz, hortlayan enflasyon, çocukça işler ile 90 milyon insan hayatta kalmaya çalışıyor. 80 milyon değiliz...

Olan biz kadınlara oldu. Niye mi? İşe gidenlere evde kalan çocuklar kabus oldu. Herkesin evinde anneanne dede yok, bakıcı tutabilen sayılı, çok üzücü bir durumda çalışan kadınlarımız. 

Evde kalanlar, online eğitim için çocukların peşinde koşan anneler, tüm ev halkı dışarı çıkmadığı için sabah, öğle, akşam yemek yapanlar. Enflasyon olmuş %60 falan diye düşünüyorum, market sepeti nerdeyse iki katına çıktı ama hadi %60 diyeyim. Ev kadınları da ayrı bir dram içindeler. 

Ben şahsen yemek işine takmış durumdayım. 5 kişi olunca, o, onu yemez, bu, bunu yemez, oynatmaya az kaldı ayyyyyy!!!!!!

Tabii bizde bir de üniversiteye hazırlanan ergen Mert var. Okulumuz bir tek Mert okula gitmediği için online eğitim sağlamadı. Oh olsun bu haftadan itibaren online eğitime geçtiler, tam bir rezillikti. Özel okula boşuna para veriyoruz dedik, devlete alalım istedik, devlet liselerinin başında ilahiyat mezunu yöneticiler, hem özel okuldan olduğumuz için almadılar hem de tam biat, "alışacaksınız bu duruma, Allahın işi, önleminizi alıp okula devam edeceksiniz" demez mi? Ben 2 gün kendime gelemedim. Nasıl bir zihniyet, nefret ettim gerçekten, nefret...

Zor günler bizi bekliyor, bu umarsız insanlar ve yöneticilerin nasıl kendine geleceğini bilmiyorum ama ben gene yazmaya başladım. Bakalım bu maratonu ne kadar devam ettireceğim? Hedef 40 gün kalan yılbaşı. 

Hepinize iyi geceler...

Tugba


3 Kasım 2020 Salı

Tuğba'nın Ajandası: Umut, umut neredesin???

Tuğba'nın Ajandası: Umut, umut neredesin???: Umut Demiştim ama nerdeeee, giderek bulmak zorlaşıyor.... Bu güzel resmi sevgili dostum Ahu Demirbaş, 1991 senesinin mart ayında İngiltere&#...

Umut, umut neredesin???


Umut Demiştim ama nerdeeee, giderek bulmak zorlaşıyor....

Bu güzel resmi sevgili dostum Ahu Demirbaş, 1991 senesinin mart ayında İngiltere'nin Plymouth Kentinde çekmişti. O zaman Exeter'de dil okulundaydık ve hafta sonları minik gezilere giderdik. O geziden aklımda kalan bu güzel resim ve uçan balonumdur. O balon günlerce odamda durmuştu. Hayatımda ilk defa okyanus görmüştüm, derslerde okuduğumuz gelgit olayına canlı şahit olmuştum. 

O resimde aslında kendini gerçekten birey olarak bulmaya çalışan, sorumluluk almaya başlamış, dünya görüşünü geliştiren beni görüyorum. Bu resim 22 yıl çalışma odamın baş köşesinde asılı oldu. Artık evimin duvarında asılı.  Mutluluklarımı, hüzünlerimi paylaştı. Beni, bakınca mutlu etti. 

O resimde sadece yeni yeni öğrenmeye çalıştığım sorumluluklar var ama ipler hala ailemin elinde, beni korumak, okutmak, ekonomik olarak desteklemek tamamen onlara ait. Bana düşen sınavlarıma ve okul görüşmelerimi doğru yapıp, üniversiteye girmekti. Başka hiçbir şey. Tabii mahalle baskısı aman yabancı birine aşık olup gelme Türkiye'ye derdi, ne alaka ise, Allahtan yabancı birine aşık olup evlenmedim, annem kaldıramazdı. 

Babamın işinin ne durumunda olduğunu düşünmeme gerek yoktu, annemin hastalıkları ile ilgilenmek için küçüktük. Onların aklı başında olduğu için kendilerine bakabiliyorlardı. Bizim hiçbir sorumluluğumuz yoktu. Bir doğa felaketi ile karşılaşmamıştık, zaten bizi, onlar koruyacaktı. Ha 24 Ocakta Körfez Savaşı patlamıştı ama beni ilgilendirmiyordu. Babamın meselesiydi. 

Hayat çok rahatmış taa ki evlenip çoluk çocuğa karıştıktan sonra, ebeveynlerim yaşlanmaya başlayıp hastalıkları, babamın abuk sabuklukları ile uğraşmak üzerine 94 ve 2001 krizi, 99 depremi, 2008 krizi, babamın kandırılıp soyulması, annemin demans olup ölmesi, kızımın hastalığı, oğlumun okul hayatında yaşadıkları, şimdi tam herşey normalleşiyor derken corona üzerine deprem. 

Beterin beteri var derler ama ben bıktım artık. 1 hayatımız var, nasıl bir iniş çıkış, çok yorucu...

Gece gene oldu ve korkum arttı. Bu gece de korkmadan uyuruz inşallah. 

O resimdeki günlerin keyfini iyi çıkarttım, eminim ama sanki o zamanda takılıp kalsaydım....

İyi geceler...

Tugba

Drupa

 Drupa... 16 Yıl Matbaacılar için Drupa Fuarı ayrı bir anlam taşımaktadır. Babam, 1976 yılından itibaren 2016'ya kadar hepsini ziyaret e...