6 Nisan 2020 Pazartesi
Corana Günleri 21. Gün
Corana Günleri
21. Gün
Bugün haftaya çok eğlenceli başladım, sabah Kanal D'de Aşk-ı Memnu dizisi yeniden başladı. Ne alaka derseniz, o dizinin konusu ve içindeki ilişkiler bana göre değil ama daha ilk bölümde Bihter'in giydiği gri fırfırlı buluz efsaneydi, o dizideki Bihter ve Firdevs'in giydikleri zamansız kıyafetlerdi, 12 sene sonra bile hemen alıp giymek istediğiniz bir şey. O yüzden ilk bölümü seyrettikten sonra hemen PTT (Pijama, terlik ve telefon: bu açıklamayı yaptım çünkü ikinci T artık telefon Tv değil) modundan çıktım, dolabımda duran normalde işe giderken giydiğim kıyafetlerimi giydim, şıkırtılı küpelerimi taktım, sabah kahvemi içtim, kendi kendimi mutlu ettim. Mert "anne seni bugün iyi görmüyorum" dediyse de ben aldırış etmedim o halimle de Migros'a gittim, haftalık alışverişimi yapıp döndüm.
Bu sabah sosyal medyamı açtım ve Polonya'da yaşayan Savaş "artık bizden de bahsetsen iyi olur" dedi, Amerika'da yaşayan Nuray "yazılarına devam et, bizlere iyi geliyorsun" dedi, hal böyle olunca bende bugün sizlerden bahsetmek istiyorum:
21 gündür yazıyorum ve bu yazıların "salgın yaşayan bir aile" olarak bize hatıra kalmasını istiyorum. Tabii inşallah yakalanmadan atlatırız. Ayrıca her akşam konuları toparlayıp yazmak, günü sonlandırmak için iyi geliyor.
Polonyalı Savaş ve Ailesi 2 sene önce taşındılar bizi buralarda bırakıp, ayrılınca çok üzüldük ama ilk İstanbul'u terk eden bizdik, onlar bizden sonra göçtüler. Savaş bizim karantinada evde kalmamızı sağlayan itici gücümüz, ben yada İlker fazla çıkarsak hemen oralardan "yeter oturun oturduğunuz yerde" deyip bir tekmil yolluyor. Ayrıca gün içinde bunu saydım, bizim Arıcıs&Seçkiners grubumuza 7 ila 10 adet video ve onların yanında da "dikkatli olun, çıkmayın, kendinize gelin" gibi mesajlar yollayarak bizi kontrol ediyor. Şikayetçi miyiz tabii ki hayır. Bize güç veriyorlar, çok bunaldığımızda kendimize gelmemizi sağlıyorlar, Seçkiners'lere çok teşekkürler.
Bizim nesil, bizden önceki nesil ve annelerimiz sosyal medyaya sonradan adapte olan bir nesiliz, çocuklarımız bununla doğdu. Bu nesiller inanılmazı başarıyorlar ve genç nesil "siz ne anlarsınız" falan diyor ya yok öyle bir şey, beni takip edenlerin arasında annemin en yakın arkadaşları var ve hepsi de sosyal medyayı çok iyi kullanıyorlar, Başta Melek Teyze, Amerika'dan Nilgün Teyze, Atacan Teyze, Bilun Teyze, Mine Teyze, ilk günden beri sıkı takipteler ve moralimin iyi olmadığı günlerde hemen yazıları ile bana güç veriyorlar. Çok teşekkür ediyorum onlara...
Bir de kendi akranlarım var, onların da desteği ayrı oluyor. Bazen güldürüyorlar beni bazen düşündürüyorlar, ama sevdiklerinle, seni anlayanlarla hayatı paylaşmak bana iyi geliyor. Hepinizin ismini yazamıyorum ama hepinize teşekkür ediyorum.
Nazara inanmıyorum, umurumda bile değil, hayat sevinçleri ve hüzünleri paylaştıkça yaşanabilir halde tutuyor kendini, hep mutlu da olamazsınız hep hüzünlü de, ikisi de kararında olmalı ve gerçek dostlar ikisini de ayırt etmeli ve birbirine destek vermeli diye düşünüyorum.
İlker'in kadim dostu Özcan'la her gün konuşur olduk, fark ettik ki çocuklardan önce her gün beraber bir şeyler yapardık, gülmekten koltuktan düşerdik, hiçbir şey için fazla düşünmezdik, olursa olur olmazsa olmazdı, ne zaman ki çocuklarımız oldu, hayat şartları çok değişmeye başladı, işe gitmek, para kazanmak, kazandıklarınla çocuklar için iyi bir özel okul, iyi bir çevre sağlamak için deli gibi çırpınmaya başlayınca, kendimizi unuttuğumuzu şimdi farkına vardık. Artık eskisi gibi içten, koltuktan düşecek kadar gülemiyoruz. Üzerimizde o kadar yük var ki gülerken bile beynimiz onları hiç unutturmuyor ve neşemizi sınırlandırıyor. Özcan ve Rukiye ile artık dilediğimiz gibi tekrardan görüşmeye, dilediğimiz zaman görüşmeye, kahkaha atmaya karar verdik. Kendimize yeniden şans veriyoruz tekrardan.
Tabii benim minik kuzularımı unutmamam gerek, Selen ve Sinan, her gün Corona Günlerini okuyorlar, bana çizdiği resmi bile yolladı Selen, Sinan Casa de Papel'in meşhur müziği Çav Bella konseri verdi. Hayat dediğim gibi paylaştıkça güzel. Hatta yazıma ara verip canlı telefonla bağlandım Banu'lara, Selen'imi gördüm mutlu oldum.
Bu akşam benden bu kadar, hepinize iyi geceler...
Tugba
Etiketler:
aşkımemnu,
bihter,
casadepapel,
corona,
coronagünlüğü,
coronavirüsü,
dostluk,
evdeeğitim,
evdekal,
firdevs,
hayat,
kanald,
Migros,
pandemi,
polonya,
PTT,
salgın,
seçkiner,
türkiyeevdekal
5 Nisan 2020 Pazar
Tuğba'nın Ajandası: Corona Günleri20. GünStay At Home Kupaları...
Tuğba'nın Ajandası:
Corona Günleri
20. Gün
Stay At Home Kupaları...: Corona Günleri 20. Gün Stay At Home Kupalarımız www.arctimo.com adresinde Biz t am 20 gündür evdeyiz sadece markete, ofise ve M...
Corona Günleri
20. Gün
Stay At Home Kupaları...: Corona Günleri 20. Gün Stay At Home Kupalarımız www.arctimo.com adresinde Biz t am 20 gündür evdeyiz sadece markete, ofise ve M...
Corona Günleri 20. Gün
Corona Günleri
20. Gün
Stay At Home Kupalarımız www.arctimo.com adresinde |
Bugün geç kalktık, öğleden sonraya kadar çok yağmur yağdı, üstüne bi de artık kimsenin ilgilenmediği ama son yıllarda ülkemizi etkisi altına alan tozlar gene gelmiş, camlar çamur içinde kaldı, ön balkonda sehpalar toz içinde kalmış, normalde gram toz olmazdı, çok sinir oldummm....
Öğleden sonra hafif yemek yedik akşama da yeşil mercimekli bulgur pilavı ve salata ile bu günü geçirdik ama önümüzdeki hafta için plan yapmak gerek, bu gece tariflerime bi bakacağım.
Yarından itibaren biraz ofise gidip çalışmak istiyorum ama internet sıkıntımız var yarın olunca havaya göre karar vereceğiz ayrıca yarın Kanal D'de Aşkı Memnu başlayacak, onu seyretmekte çok cazip geliyor. Nostaljiiii, 10 sene olmuş seyredeli.
Zaman aslında şimdiye kadar çok hızlı geçti. Hem farkındaydık hem değildik, şimdi "evde kalsak neler yapardık" diye konuştuğumuz zamanı yakalamış olduk, evde güzel şeyler yapabiliriz, hem online olmak yerine günün bi kısmına kütüphanede bekleyen kitapları okuyarak geçirebiliriz. Kendimize bir hobi bulabiliriz. Hep yapmak istediğimiz ama vakitsizlikten yapamadığımız bir şeyi hobi olarak hayata geçirebiliriz.
Bu gecelik benden bu kadar, umarım dün ki yazımda sizleri sıkmamışımdır. Yarın bana dün gece gelen bir mail var, onun içindeki yorumları size derleyip paylaşacağım. Sevgiler
Tugba
4 Nisan 2020 Cumartesi
Tuğba'nın Ajandası: Corona Günleri19. GünCorona Günleri giderek...
Tuğba'nın Ajandası:
Corona Günleri
19. Gün
Corona Günleri giderek...: Corona Günleri 19. Gün Corona Günleri giderek sevimsizleşmeye başladı, geç kalk, bir şeyler atıştır, kahve iç, yemek yap, telefonla g...
Corona Günleri
19. Gün
Corona Günleri giderek...: Corona Günleri 19. Gün Corona Günleri giderek sevimsizleşmeye başladı, geç kalk, bir şeyler atıştır, kahve iç, yemek yap, telefonla g...
Corona Günleri 19. Gün
Corona Günleri
19. Gün
Corona Günleri giderek sevimsizleşmeye başladı, geç kalk, bir şeyler atıştır, kahve iç, yemek yap, telefonla görüş, sonra yaptığın tüm yemekler yensin bitsin, çay iç, tatlı ye, Netflix seyret yat.
Tabii ki bulunduğumuz duruma şükrediyorum, çok kötü durumda olanlar var ama elimde de değil, biz de insanız. Mesela Mert gece gündüz kavramını kaybetti ve bizi hiç dinlemiyor, "yapacak bir şey yok karışmayın" diyor. Haksız mı? Haklı... Ne diyeyim çocuğa, dersler okul gibi olmuyor, okul başka evde olmak başka, ha yeni düzen diyeceksiniz ama bu çocuklar bu düzende yetişmedi ki, şimdi onları bu düzene pat diye alıştırmak kolay olsun, hele bi de ucunda gerçek sınav olmayınca, kimin umurunda, ne gerek var? Okul konusunda oynatmaya az kaldı. Ben şahsi olarak kalben üzülüyorum eğitimin ne hale geldiğini görmeye ve çocukların en değerli zamanlarının bu şekilde uçup gitmesine....
Tabii bu salgına kim neden oldu dersek her şekilde insanoğlu neden oldu. Elimizdeki güzelliklere sahip çıkamadık, Hırslarımız her şeyin önüne geçti. Yaşamın ne kadar güzel bir şey olduğunu unuttuk ve yok o parayı kazanmalıyım, yok o elbiseyi almalıyım, ozon tabakasını delsek ne yazar, del gitsin. Globalleşme adına, büyük balık küçük balığı zevkle ve hunharca yedi.
Hepimiz sorumluyuz bu salgından, hep kendimizi düşündük ve hep aman bana bir şey olmaz diye kendimizi kandırdık ama oldu işte, şimdi evden dışarı çıksak nasıl nereden bu salgını kapacağımızı bile bilemez halde aciz aciz oturuyoruz.
2020'de böyle giderse milyonlar işsiz kalacak, evsiz kalacak, bayram kutlayamayacağız, yaz gelecek ve denize giremeyeceğiz, şu an gerçekten salgın dışında bir hastalığımız olsa gideceğimiz hastanemiz yok, arkadaşım doğum yapacak 3 ay sonra, nerede nasıl yapacak bilemiyor, hastaneye gidip onu ziyaret edemeyeceğiz, neşesini paylaşamayacağız. Sevdiklerimize bir sarılıp hasret gideremeyeceğiz, annemin yada yitirdiklerimizin mezarını bile ziyaret edemez hale geldik. Elimizden sahip olduğumuz her şey gitti, başta da özgürlüğümüz....
İçinizi sıktım bu gece ama her gün harika olmuyor, bu gerçeklerde önümüzde ve bununla başa çıkmamız gerekiyor ama nasıl olacak onu bilmiyoruz. Kısa zamanda doğru yolu bulup hepimiz daha merhametli, hakkaniyetli, empati kurabilen bireyler olabiliriz. Şimdi gene bir komplo teorisi geldi aklıma: Ocak ve şubat ayında Coca Cola reklamı empati üzerine kurulmuştu, acaba başımıza gelecekleri biliyorlardı önceden mesajı yolladılar bize, şimdi mi farkına varacaktık????
Ah Hollywood vah Hollywood, her şeyi bize önceden gösterdiğin için hemen bir senaryo yazabiliyoruz. Acaba ne kadar gerçek??? Ayyy içime daral geldi.
Bugün bir yemek yaptım bir yemek, 24 senelik evliliğimde 3 haftada üst üste bu kadar yemek yapmamıştım. Mutfağın intikamı galiba bana !!!!
Hepinize iyi geceler, tatlı rüyalar...
Tugba
3 Nisan 2020 Cuma
Tuğba'nın Ajandası: Corona Günleri18. Gün3. Haftanın sonuna g...
Tuğba'nın Ajandası:
Corona Günleri
18. Gün
3. Haftanın sonuna g...: Corona Günleri 18. Gün 3. Haftanın sonuna geliyoruz. Çocuklar artık delirmiş durumda, bizler evde kalmaktan jetlag olmaya başladık,...
Corona Günleri
18. Gün
3. Haftanın sonuna g...: Corona Günleri 18. Gün 3. Haftanın sonuna geliyoruz. Çocuklar artık delirmiş durumda, bizler evde kalmaktan jetlag olmaya başladık,...
Corona Günleri 18. Gün
Corona Günleri
18. Gün
3. Haftanın sonuna geliyoruz. Çocuklar artık delirmiş durumda, bizler evde kalmaktan jetlag olmaya başladık, gündüz gece ne zaman uyuduk, ne zaman uyandık iyice karışmaya başladı.
Bu yazımı hazırlarken Cumhurbaşkanı yeni yasaklar getirdi, bizim için en kötü olan 20 yaş altındakilerin sokağa çıkmasının yasaklanması, Meltem'i artık arabaya atıp site içinde bir aşağı bir yukarı gezdiririm. Şehirden de çıkmamız yasaklandı. Toptan sokağa çıkmayalım, iki hafta mı üç hafta mı bitirelim şu salgını,kurtulalım.
Bugün Meltem'in iğnesini yaptırmak için sağlık ocağına giderken millet dışarıdaydı walla, büyük küçük çok adam vardı. Sağlık ocağına gidince hemşiremiz Bahar, hiç bizi içeri almadı, arabaya gelip Meltonun iğnesini yaptı. Tabii ki Müge Anlı müdahalesi gibi değil bizimkisi, Meltoyu çok sevdikleri için içeri almadılar.
Bugün kedimiz Pıtır'da delirdi, sabahtan beri havalarda uçuşuyor, şu an yazımı yazarken bilgisayarın üzerine çıkmak istedi. Hava ayaz, bir türlü ısınmıyor. Mert internetimizi bitirdi, kaplumbağa hızıyla bağlanıyoruz ayın 20'sine kadar. Meltem dışarıya çıktığı halde yerinde durmuyor, bir oraya bir buraya, biz yorulduk o yorulmuyor. Daha nasıl idare edeceğiz bilmiyorum.
Bu yeni yasaklar daha da sıkıcı olmaya başladı, aynı araç içinde yan yana oturmak ta yasakmış, bugün ofise arka koltukta gittim. Dışarıda maske şart, inşallah millet uyar.
Bugünlük benden bu kadar...
Hepinize iyi geceler
Tugba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Drupa
Drupa... 16 Yıl Matbaacılar için Drupa Fuarı ayrı bir anlam taşımaktadır. Babam, 1976 yılından itibaren 2016'ya kadar hepsini ziyaret e...
-
Drupa... 16 Yıl Matbaacılar için Drupa Fuarı ayrı bir anlam taşımaktadır. Babam, 1976 yılından itibaren 2016'ya kadar hepsini ziyaret e...
-
Yıl Haziran 2013, Her gün işe gidip geliyorum ama akşamları Taksim'de nöbet tutanlara destek vermek için saat 9'da tüm ev halkı bal...
-
Eveeettt, beni iyi tanıyan dostlarım peynirden nefret ettiğimi bilirler. Kendimi bildim bileli bu böyleydi ancak aile baskısından, bir paza...