28 Ekim 2023 Cumartesi

Cumhuriyetimizin 100. Yılı ve Biz

 100. Yıl

Kaç gündür yazımı hazırlamak için kafamdaki düşünceleri toparlamaya çalışıyorum ama tam olarak onları yazıya dökemeyeceğimden de korkuyorum. Aslında çok mutluyum yeni bir milenyuma girmekten ama biz eskiyi Türk Kanı ile kurulmuş ülkemizi ne yazık ki son 20 yılında koruyamadığım için de hem üzgün, hem de kendimi sorumlu tutuyorum.

Olaylara nasıl seyirci kaldık? Atatürk, gençlere ve eğitimi hep ön planda tutulmasını istemiş ve müfredatı da bunu uygun hale getirmiş. Hani biz hep şikayet ederdik ne çok şey öğreniyoruz diye ilk ve orta öğrenimde ama inanın Londra'da Üniversiteye başladığım zaman matematiğim, tarih ve coğrafya bilgim sınıfımdaki İngiliz ve diğer ülkelerden gelen öğrenciler ile karşılaştırınca epey öndeydi. Bizi küçümseyen Avrupalılar çok şaşırıyorlardı. 

Peki, 20 yılda nasıl geri düştük?

Farkına bile varmadan başımdan geçenleri sizinle paylaşmak isterim:

Mert 2003 aralık doğumlu, Normalde 72 ayını doldurduktan sonra okula başlayacaktı, hatta Nurettin Teksan İlkokuluna başvuru yaptığımız zaman Müdür Yardımcısı "Mert'i alamayız ama dilekçe ve bağışla alabiliriz bekleyin" demişti. 

1 ay sonra kadıncağız aradı ve milli eğitimin 60 aydan itibaren çocukların okula gidebileceğini ve Mert'in evimizin adresi tuttuğu için ilk sıradan çıktığını söyledi ve "çok şaşırdım bir şeyler oluyor ama anlamadım" dedi. 

Mert okula başladı, 4. sınıfı bitirdiği sene "çat 4+4+4 yasası" devreye girdi ve öğrencilerin 60 aydan itibaren okula başlayacakları bildirildi. 

Eeee zaten 4 senedir 60 aylıktan beri alıyordu ama ne ben ne kimse eğitimciler dahil bunu fark edemedik. 4+4+4 kepazeliği devreye girdikten hemen sonra ortaokul sınavlarının ismi her sene değişti, üniversiteye giriş dahi her sene yeni isimlerle kafalarımız karıştı. Devlet okullarının içi boşaltıldı, ben dahil özle okullara para yağdırmaya başladık ama gene hiçbir şeyin farkında değildik.

Bir sabah uyandık ki Darvin'in "Evrim Teorisi" okul müfredatından çıkarılmış! Şok... Bizi uzaylılar mı oluşturdu ya!!! ( bazılarını evet :)

Derslerin içeriğine bir göz atayım dedim, fark ettim ki,  biz Milattan Önce ve Milattan sonra kronolojik bir sıra ile tüm dersleri okurduk. Matematik dahil, duvar örer gibi, tuğlaları üst üste koyarak duvar yapardık, O ne? Ders konuları "bir günümüzü anlatıyor bir milattan öncesine gidiyor, bir geliyor". İnsanoğlunun kafasında bunları kurgulamasının imkanı yok. 

Biz ne yaptık, özellikle sınavlar için dershane peşinden koşan aileler buna bakmadık bile, dershane öğretmenlerinin elinde "biz biliyoruz, siz merak etmeyin" sözleri ile müfredatı sorgulamadık. 

Mert'in ilk başladığı sene ilkokullarda seçmeli ders saatleri arttırıldı. Okullar "ne ile dolduracağız " derken Din Dersi bu ders saatlerini doldurdu. Hangimiz sorguladık, hak aradık, hiç birimiz!

2013 Eğitim Öğrenim Yılı başladığında Türk olmak nasıl unutturula bir yenisi eklendi ve çocuklarımızın okullarda her sabah andımızı okumaları yasaklandı. Atatürkçü bir okula giden Mert'in okulu devam etmek istedi ama 1 yıl boyunca okulda müfettiş kamp kurdu ve olayı unutulmasını sağladı. Biz bir şey yaptık mı? Hayır!

Mert Devlet Okulu dahil, 4+4+4 yani 12 sene de 7 okul değiştirerek ilk ve orta öğrenimini tamamladı. Bizim gibi okul değiştiren o kadar çok aile var ki...

Kimi zaman öğretmeni beğenmedik, kimi zaman paramız bitti, kimi zaman en iyi öğrencileri tek sınıfta topladıkları ve kalan öğrencileri aynı parayı verdiğiniz için en kötü sınıf karmaları yaptıkları için hep daha iyisini aramaya çalıştık. Açıkçası Mert İngilizce'yi özel okulda öğrendi ama en mutlu olduğu yıllar evimizin arka sokağındaki yürüyerek gittiği Nurettin Teksan'dı. Belki eskisi gibi daha kaliteli özel okullar kalsaydı ve tüm öğrenciler devlet güvencesinde eşit eğitim alsalardı daha iyiydi. 

Sonuç benim Oğlum dahil 20 yılda yetişen gençler, Türklüğü tam bilmiyor, dinini tam bilmiyor, geleceğe inanmıyor, bu toprakların nasıl kıymetli olduğunu, ne kadar verimli olduğunu, jeopolitik olarak önemini bilmiyorlar. Kendilerine bile inanmıyorlar. 

Yazacak o kadar çok şey var ki, sizi sıkmayayım ama ben bu hafta televizyonlardaki reklamlardan insanların iki yüzlülüğüne tahammül edemiyorum. (İçlerinde gerçekten inananlar var ama ne yazık ki çoğu benim için gerçek değil). 

Bu reklamları hazırlayanlar Atatürk'ün Nutuk Kitabını okumuşlar mı? Atatürk niye önemli? Atatürk Türk Miletine miras olarak İlke ve İnklaplarında ne anlatmak istemiş? 10. Yıl Hitabesinde neyin farkında olmamız gerektiğini anlatıyor biliyorlar mı? Hayır! Okuması 6 dakika, bu eğitim seviyesi ile anlaması imkansız. 

Devletimiz ATATÜRK'ÜN  adını bile anlamadan Türkiye Yüzyılı diye bir cümlenin arkasında kaçamak davranıyor. Belediyeler olmasa zaten kutlamalar olamayacak. Bu ortamda hala bir şey yapamamak beni derinden üzüyor. 

10. Yıl Nutuk'ta yazan muasır medeniyetler seviyesine hala çıkamamışken, 70'lerin sağ soluna şimdi başka bir boyutta, imanımın sorgulandığı, insanların birbirini öldürdüğü, hoş görünün unutulduğu, sevgisizliğin tavan yaptığı, kolay yoldan para kazanırım yoksa yok diyen insanlar ile olmak, Türklüğümün unutturulmaya çalışıldığı ülkeme sahip çıkmak istiyorum. Bu cümleleri bile yazarken kendimi güvende hissetmediğim ama topraklarını çok seven, ülkesini çok seven bir insan olarak fabrika ayarlarımıza  tez zamanda dönmemizi diliyorum. 

Yurtta Sulh, Cihanda Sulh... M.K. Atatürk

Ne Mutlu  Türküm Diyene...

Bir de savaş çıkaranlar yerine sevgi aşılayan insanlar çıkıp bu insanlara savaş yerine sevgi aşılasa keşke....

Tugba




Drupa

 Drupa... 16 Yıl Matbaacılar için Drupa Fuarı ayrı bir anlam taşımaktadır. Babam, 1976 yılından itibaren 2016'ya kadar hepsini ziyaret e...