26 Nisan 2021 Pazartesi

 


Tam Kapanma

Haydeee, tekrar başa döneceğiz ama giden gitti, sorumsuzlar sonucunda olan işletmelerin tamamına olacak. Bakalım ne olacak?

Mart başında gevşetmeler olmasaydı şimdi daha rahat olacaktık. Tabii bir de aşıların gecikmesi de üzerine eklenince perişanlık diz boyu. Bu gidişle bize anca Sputnik aşısı gelir yada 3. fazı denenecek olan yerli aşı, artık koruması ne olacaksa. 

Vallahi içim şişti, bayram sonuna kadar nasıl geçireceğimiz için plan yapmak gerek, başka türlü nasıl geçecek bilemedim. Hoş biz de Mert ders çalışıyor, şurada üniversite sınavına 2 aydan az bir zaman kaldı bakalım ne olacak halimiz. 

Bu akşam dolunay, nefret, bir de Meltem'in iğnesi yarın olacak, bu gece zor geçer bize, zaten biraz sinirli. 

Bugün kısa tutuyorum yazımı, duygularımı sizle paylaşmak istedim. 

Allah hepimizin yardımcısı olsun. 

Tugba

23 Nisan 2021 Cuma

 

Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan ama buruk bi şekilde...

Bu sabah 23 Nisan'a uyandığımda, bir gece önceden hazırladığım kıyafetlerimi heyecanla giymeye başladım.  İlk olarak hava bi soğuk bi sıcak olduğu için beyaz ince kazağımı giyerek başladım. Kazağı ve beyaz kilotlu çorabımı bir kaç gün önce anneme yıkatmıştım. Banu gene tutturdu bilekte çorap giymek istediğini, annem "üşürsün" dedi ama Banu, sabit fikrini değiştirmedi. Onun içine giyecek beyaz kazağıda yok, öyle giydi çıktı. 

Bende tam teşekkül kıyafetlerimi giydikten sonra Banu'yu da yanıma alıp arka sokağımızdaki ilkokulumuz Nurettin Teksan'a doğru yola koyulduk. Yavaş yavaş öğrenciler ve veliler bahçede toplanmaya başlamıştı. Annem de birazdan gelecekti. Ben ve Banu bando çalıyorduk hatta Banu en küçük olduğu için Majör'ün arkasında yer alıyordu en önde, ben de Elif Tanca ile savaş halinde ilk sırada "ben olacam" "sen olacan" tartışmaları içinde bir yada ikinci sıradaydım. Hava serin ve hafif yağmurlu. Bende teşkilat tamam ama Banu zayıf, annem tedbirli kadın elinde çorap ve hırkayla geldi ama Banu kilotlu çoraptan nefret ediyor kesinlikle giymedi, hırkayı ceketin içine giydi ama bacaklar dondu. Ama ne pahasına olursa olsun Bando kıyafeti bozulmayacaktı. Lacivert, sarı sırlı ceket ve beyaz etek/pantalon. Efsane bi takım.

Resmi törenle program başladı. İstiklal Marşı'nın arkasından Andımızı içtik, sonra Müdürümüzün konuşması, öğrenci şiirlerinin arkasından biz çalmaya başladık. Heyecan dorukta. Fenerbahçe Mahallesi inliyor. Hem çalıyoruz hem bahçede yürüyoruz, derken öğretmenimiz kendini alamadı ve okulun kapısı açıldı, tüm Bando süzülerek dışarı çıktık. Allahım müthiş bir duygu. Ara sokaktan Ayanoğlu caddesine doğru ilerlemeye başladık. Mahalleli camlarda, alkışlıyor.  

Derken bir baktık karşımızdan Kalamış İlkokulu Bandosu geliyor. Onların Bando kıyafeti kırmızı, sarı sırlı, beyaz etek/pantalon. Rekabet büyük, kimse kenara çekilmiyor. Mahalleli alkışlıyor, bizler tam gaz çalıyoruz ama yaklaşıyoruz. Tüm caddeyi kapladığımız için, iç içe geçmekten başka çare yok. İki okulun öğretmenlerinin başarılı manevraları ile hop iç içe geçiverdik.  Cemil Topuzlu Caddesine gelince tekrar geri döndük ve okula geldik. Okuldakiler bizi bekliyor. Folklor gösterilerinden sonra tören neşe ile sona erdi. 

Bu 23 Nisanı kutlayalı demin saydım 40 sene olmuş nerdeyse. Oğlum ne yazık ki bu duyguları yaşayamadı çünkü 2. sınıftayken Andımızın okullarda okunması yasaklandı. Pazartesi ve cuma günleri uyduruk törenlerle geçiştirildi. Biz ailecek ne kadar Türk olduğumuzu O'na öğretmeye çalışsak ta okulda her gün andımızı içemediği için kendini bizim gibi Türk hissetmiyor. İlkokulda her gün and içtiğiniz zaman Türklük içinize işliyor. Ülkenizin ne kadar değerli olduğunu hissediyorsunuz ve sahip çıkmanız gerektiğini hissediyorsunuz. 

Buna karşın bu hafta Nutuk'u anlamamış gerzeklerin haberleri beni çok üzdü. Dış güçler 20 senede Türklüğü, milliyetçiliği öldürdüler. 2 nesil ne olduğunu bilemeden yetişti. Bu ülkenin ne kadar zorluklarla kurulduğunu anlamadıkları gibi hepsi yurtdışına kapağı atayım, kurtulayım derdinde. 

Gerçekten çok yazık. 

Ben 2023'ten evvel, meclisimizin tekrar işlediği, kendimi ülkemde özgür hissettiğim ülkemi geri istiyorum. Türk halkı bunu hak ediyor. 

Ne mutlu Türküm Diyene...

Tugba 

22 Nisan 2021 Perşembe

 


Arınmak... Yapabildim mi?...


Evetttt, hatırlarsanız geçen yıl arınma ile bir yazı yazmıştım, eşyalarımızdan arınma, fazlalıklarla vedalaşmak. O tarihte bu işe başlamıştım ama yazıdan kısa bir süre sonra taşınacağım aklımın ucundan geçmemişti. 

Bu taşınma tam bir arınma oldu. Biz hangi kafa ile 300 küsür metrekarelik eve taşınmışız? Hangi kafa ile bazı eşyaları hiç yanımızda Kuşadası'na getirmişiz geri dönerken fark ettik desem. 

Biz de en büyük yıkım annemden gelen eşyalar olmuştur. Kıyamadığımız onca eşyaya kıymak zorunda kaldık. Bazılarına verdiğim paraya üzüldüm. Onları aldığım sırada hiç düşünmemişim gerekli mi gereksiz mi? Kaç kere kullanabilirim? Hiç düşünmemişiz hiç. 

Nelerden kurtuldum?

1. Kıyafetlerimden: Olmayanları verdim, para edebilecekleri dolap uygulamasında sattım. 1200 tl kazandım. Fena değil. 

Artık alacağım kıyafetlerimi ona göre alacağım, en fazla 2 sezon giyip vereceğim, biriktirme yapmayacağım. Net.

2. Tabak-çanak: Hepsini gerçekten ihtiyacı olan kişilere verdim. 3 sene önce Kuşadası'na gittiğimde dolaba koymuşum, taşınırken çıkardığım her şeyi verdim. 3 sene kullanmadıysam bundan sonra da kullanmayacağım kesin. İhtiyacı olanlar kullansın, yazık dolap içlerinde durması gereksiz. 

3. Mobilya: İhtiyacı olan kişilere verdim. Bazılarını sattım. Bu yeni evimiz için bilgisayar üzerinde yerleşim planı yaptık, sadece uyan mobilyalarımız getirdik. Geri kalana ihtiyacımız yok. 

Sonuç: Bir hafiflik anlatamam. Şimdi 130m2 eve taşındık, devasa bir evden bu eve nasıl geldik, bu şekilde, eşyalarımızdan gerçekten kullandıklarımızı getirdik.

Bugünün başka bir haberini de paylaşmak ve bu anı ölümsüzleştirmek gerek. Sabah İlker Arıcı, Biontek aşısını oldu. Sonuç 1 saat kadar mide bulantısı yaptı ama şimdi gayet iyi. 60 yaş altına eşleri ile yapmıyorlar. Bize artık ne zaman gelir bilemedim. Meltem için istedik ama cevap yok daha, bakalım ne olacak?

Herkese iyi bir hafta sonu olsun. Yarın 23 Nisan, gene yazacağım. Bekleyin. 

Tugba

7 Nisan 2021 Çarşamba

İstanbulllll...


Eveeetttt, İstanbul'a geldik, nerdeyse 3 hafta bitiyor. Mutlu muyuz evet... İstanbul'daki dostlarımız çok mutlu, geride bıraktığımız dostlarımız çok üzgün. İki arada bir derede olmak bu olsa gerek... İstanbul bana göre hala aynı, 25 sene trafik çilesini her gün yaşamış bir insan olarak trafik bana koymuyor, kendi çapımda kısa yollarım var, onlar müsaitse iyi, değilse yapacak bir şey yok, bana tuhaf gelmiyor. Ha en sevdiğim ve özlediğim şey arabamda radyo dinlemek. Kuşadası'nda her yer 5 dakika olduğu için bir iki şarkı dinlerseniz şanslı oluyordunuz. Burada tüm şarkılar, konuşmalar, Nihat ile sivrisinek, geveze, hepsini dinlemek mutluluk. İstanbul'a 3 sene sonra geri dönünce biraz hüzünlü geldi. İstanbul, İstanbul olalı bu kadar arafta kalmamıştı. Eskiden yada 25 yıl boyunca AKP üstünlüğünü her köşede hissederdiniz. Ben en çok yol kenarlarına diktikleri canlı bitki ve çiçekleri çok severdim çünkü saatlerce yollarda vakit geçirirken onlarla mutlu olabiliyordunuz. Şimdi güzel şeyler yapılmak isteniyor, görülüyor ama bir şeyler eksik olduğu çok belli. İnsanı rahatsız eden bir ruhsuzluk var. İmamoğlu başarısız olsun diye yapılanlar çok belli oluyor. Ben açıkçası çok üzüldüm. Bu şehir hepimizin, kim kazandıysa ona destek verilmeli, kösteklenmesi hepimize zarar veriyor. Particilikle belediye olmamalı bence. Hüzünlü İstanbul, çok hem de... Artık İstanbul'daki ikinci yaşamımda sevdiğim şeyleri gidip görecem, yapacam. Bunlardan biri restorasyonu biten yada bitmek üzere olan Dolmabahçe Sarayı'nı gezmek. Baharda çok güzel olur bahçesi. İçi zaten benzersizdir. İkinci olarak Pilevneli Galeri de Refik Anadol'un yeni sergisi açılmış. Makine Hatıraları: Uzay. Hafta içi saat 10:00 - 18:00 arası ücretsiz gezilebiliyor ayın 25'ine kadar. Kızımı alıp gidecem. Lale Devri pardon Lale ayı İstanbul için başlamıştır. Kızımla Göztepe Parkı'ndaki laleleri görmeye gittik. Hepsi çıkmamış ama harikaydılar. Haftaya tekrar gideceğiz. Kovit bizi kapatmadan bir şeyler daha görmek gerek. Sanki sürü bağışıklığına bırakılmış gibiyiz. Hayırlısı olsun. Bu ilkede bir şey demek gereksiz artık. Neyse hepinize iyi geceler... 

 Tugba

Drupa

 Drupa... 16 Yıl Matbaacılar için Drupa Fuarı ayrı bir anlam taşımaktadır. Babam, 1976 yılından itibaren 2016'ya kadar hepsini ziyaret e...