30 Eylül 2023 Cumartesi

Fenerbahçe ve Ben

 Futbol ve Ben...


Evet futbolu hep sevmişimdir ama bu sevgi nasıl başladı pek hatırlamıyorum açıkçası. Fenerbahçe'de büyüdüğüm için mi yoksa başka bir şeyden dolayı yok böyle bir kayıt yok. Bi de evde annem Galatasaraylı babam milli takım, ne alaka hiç anlayamamışımdır. 

Belki Şemsi Eniştem bize aşılamış olabilir, sıkı Fenerbahçeliydi, Bursa'dan geldiklerinde biz de kalırlardı ve o zamanlar maçlar TRT'de yayınladığı için rahat rahat seyrederdik, tek sıkıntı tam gol pozisyonu olduğu zamanlarda kardeşim televizyonun önünden geçer ve eniştem golü seyredemezdi. Oturduğu yerde zıplar, homurdanırdı. 

Asıl eziyet ise ben Londra'da okurken pazar akşamlar annemler ile telefonda görüşürdük ve ben maçların sonucunu sorardım. Annem TRT seyrederken fark ederse bana söylerdi yoksa yok, ben Salı günleri öğleyin Picadilly Circus'a gider, Gazeteciden Hürriyet Gazetesi alır ve son sayfadaki spor haberlerinden skorları öğrenirdim. Gazete 1 gün evvelin gazetesi olduğu için. 

Bu hafta yurt dışından misafirim vardı ve İstanbul'a ilk gelişi idi. Aslında Avrupalı olduğu için futbol seyretmeye meraklı olduğunu ve mümkünse bir maç izlemek istediğini söyledi. 

Aman allahım, bir bilet almak ne kadar zormuş. Kombinen falan yoksa, yan yana iki kişi bilet bile alamıyorsun, bir dürü kural, neyse çok yakın bir dostumdan iki bilet buldum ama Pasolig kartına yüklenmesi 1 gün aldı ama başardım. 

Perşembe akşamı hayatımda ilk defa stadyumda maç seyretmeye gittim. İlk defa giden biri olarak olabilecek en gürültülü tribünden maçı izlemek güzeldi. Tek sıkıntı hava çok nemliydi ve tüm tribün ter kokuyordu, ha bi de küfürlü tezahürat felaketti. 

Şansıma 4-0 maçı aldık, 4 kere polis kontrolü, stada yaklaşabilmek için yürümeme deydi. Tek sıkıntı bazı durumlardan dolayı oyuncuları ve ligi takip etmeyi o kadar bırakmışım ki, kim kimdir bu sezon tanımıyordum. Allahtan yanımdaki Sabancı Üniversitesi'nde okuyan gence sordum. Çocuk sabırla kim kimdir anlattı, hatta o kadar kibardı ki ara da bize su almış. Bu arada maça gelen halk o kadar tatlıydı ki, kimi eşini almış gelmiş, kimi kızını almış, halk harikaydı. Gerçek Türk Halkı oradaydı. Ne Araplardan ne Suriyeli kimse yoktu. Tez zamanda bu göçmenlerden kurtulsak da kendi kendimize kalsak, ileriye gidebilsek ne güzel olurdu. Ah  ah...

Neyse fotoğrafta 1990 yılındaki Londra'daki yurt odamda asılı olan Fenerbahçe Posterimi paylaşmak istedim. 

Hepinize iyi geceler...

Tugba

12 Eylül 2023 Salı

Anilar I

 Gene bulaşık yıkarken daldım anılara...


Makina hala bozuk. İstanbul'da günde iki farklı iş yapabilirsen şanslısın, hem iş yapayım hem de servis çağırıp bekleyim dersen olmuyor. Bir daha ki sefere yapılacak. Her gün tam gaz  bulaşık yıkmaya devam. Demin etrafı toparladım, bi süpürdüm, sildim, son da mutfağı toparladım, her şey bitti, ben de bittim. Sevmem ben bu ev işlerini ama ayağıma hışırtı geldi mi süpürmeden edemem. 

Neyse bulaşıkları yıkarken gene eskilere daldım. Dün kadim dostlarımda birinin kızı İngiltere'ye okumaya gidiyormuş, beni aradılar, "eski memleketim Exeter'e nasıl gidilir" diye sordular. Tabii İngiltere ikinci memleketim olduğu için, otobüs numarasına kadar verdim. İşleri rahat, kaybolmadan yanılmadan varacaklar. Onlar mutlu ben mutlu...

Peki 33 sene önce ben nasıl Exeter'e gittim acaba? 

Üniversite'den önce rahmetli annem "dil okulana da gitsin, ana dili gibi olsun ingilizcesi" dediği için ilk olarak kuzenlerimden birinin eşinin 70'lerde gittiği okula gitmeme karar verildi. 

O zamanlar "British Counsil" var Beyoğlu'nda, oraya gidip katalogtan okulun telefonunu ve adresini öğrenmiştim. 90'ların yüce haberleşme aleti faks ile IBM Bilgisayarımda  mektup yazmış, okula faks çekip,  gene faks ile okul hakkında bilgi almıştık. Hatta okul, kataloğunu post aile İstanbul'a yollamıştı. 

Bir kaç faks yolladıktan sonra gene faks ile okula kabul ve fatura geldi. İş Bankası'ndan kambiyo servisinden yurt dışına para gönderildi. Babam bana yanımda bulunsun diye İş Bankası Gold Card kredi kartı aldı , annem de param kaybolmasın diye boynuma kese dikti. Herkesin para tutuşu farklı tabii ki..

Gitmeme bir kaç gün kalmışken benim hala Londra'dan Exeter'e geçiş yapmamın nasıl olacağına çözüm bulamamıştık. Kuzen "hava limanından Waterloo'ya gidecen, oradan trene binecen" dedi ama durum muallak. 

Londra'ya uçarken yanımda babamın Renault'dan arkadaşının oğlu da olacaktı, kız kardeşi bizi karşılayınca ona soracaktık. Annem gideceğim güne kadar, evde yemekler verdi, herkesi topladı, tam bir şölen halinde gidiş gününü bekledik. Bu arada beni Bağdat Caddesine dolaşmaya salmayan ailem, İngiltere'ye yalnız gönderme kararı almış olması da ayrı bir durumdu. 

O yıllarda, Fenerbahçe'de sokağın başına "Handan Parfümeri" vardı. Muzaffer Bey sahibi, şimdinin mini Gratis'i, o zaman parfümeri, oje, aseton vb. gibi şeyleri oradan alırdık.  2 gün önce İngiltere için eksiklerimi almaya ben de Handan'a gittim. 

"Nasılsın? İyi misin?" fasıllarından sonra hemen İngiltere'ye gideceğimden bahsettim. Muzaffer Bey beni tebrik etti ve yanında duran çocuğu göstererek "Bak Tuğba, bu da Exeter diye bir yerden yeni geldi" demez mi? Ben şok! İstanbul'da adam kalmadı, 2 gün önce Exeter'den gelen kişi ile karşılaşıyorum. 

Yüce Allah'ın sevgili kuluyum. Hemen hava limanından nasıl gideceğimi sordum. O zamanlar Levis 501 numaralı kot pantalon modası vardı. Çocukta bana 2. Terminalin altındaki otobüs terminaline gitmemi ve National Express 501 numaralı Exeter şehrine bilet alıp gidebileceğimi söyledi. 

Ben de 2 gün sonra babamın arkadaşının kardeşine uçaktan inince, "beni buraya götürün ve şu numaralı otobüse biletimi alın" dedim ve sağ salim Exeter'e vardım. 

Hayatta her şey bizim için ama bakmayı, şükretmeyi öğrenmek gerek. Yüce Allahım beni hiç yanıltmadı, en zor anlarımda hep bana bir çıkış yolunu gösterdi. çok şükür. 

Hepinize iyi akşamlar,

Tugba

8 Eylül 2023 Cuma

Cuma...

 Cuma geldi, of hafta sonu...


Tabii hafta sonu ile ilgili bir yazı yazmayacağım. Etrafımı gözlemlemeyi çok seviyorum, bugün de arabamı servise getirdim ve beklerken her Türk İnsanı gibi Starbucks'tayım. 

Hem kendi işimi yapıyorum hem de ister istemez etrafımdaki insanlar ilgimi çekti. 

Ben çok şükür Oğlumun ilk öğrenim hayatını tamamlamış bir veliyim. 

2 masa ileride iki veli oturmuş konuşuyorlar, daha doğrusu biri konuşuyor biri sadece kafa sallıyor. Konuşan hiç izin vermiyor. İlk olarak eğitimin felaket olduğundan bahsetti, sonra çocuğunu yurt dışına yollayacak ve burada iddiası olmayan bir veliden bahsetti ve "ben mecbur değilim senin yurt dışına gitmenle, benim çocuğum deneyecek bunu ama ben de yurt dışına göndereceğim" dedi!! Finalde pazartesi okulun ilk günü yorulmasın, yollamayacağım okula dedi. 

Şimdi kendinin avukat olduğunu bir başka veli arkadaşının evliliğinin 5 sene evvel bittiğini ve ekim ayında onları boşayacağını belirtti. Karşısındaki veli dehşetle dinlemeye devam ediyor. Ben yazmaktan sıkıldım, sonunda anemisi ve hipo tiroidinden bahsederken konuşmayan veli "benim gitmem gerek" dedi ve kalktı. 

Diğer tarafta da iki üniversite öğrencisi oturuyorlar. Okula gitmesek de olur zaten bi ben  gidiyorum diyerek başladı biri, diğeri sağlık problemim çok, doktor ilaç verdi ama alkol almayın dedi. Sonra ne alaka Kanye West'ten bahsedip birinin Gürcistan'da konseri olduğunu ve acaba Gürcistan'a vize var mı diye googla baktılar. 

Gene şiştim. 

Diyeceksiniz ki "Tuğba, bu kadar şeyi nasıl duydun?" 

Millet o kadar yüksek sesle konuşuyor ki duymamak imkansız. İster istemez duyuyor ve muhabbet çok kötü olduğu için sıkılıyorsunuz. 

Ben insanların bu kadar çok teknolojik imkana sahip olup, bunu bu kadar kötü yaşamalarına anlam veremiyorum. Her şeyin bir oluru var, çocuk okula gidecekse, okul onu eğitmeli, veli güdümlü eğitilmemeli, veli özel okula gönderiyor diye eğitimi, okulu satın almamalı, yetti artık bu muhabbet. 

Gençler, okulun kıymetini bilmeli, üniversiteden sonra bir daha hiç bir şey hayatlarında eskisi gibi olmayacak, bunun farkına vararak ellerinden geleni yapmalılar. Aileler, ne büyük fedakarlıklarla onları okutuyorlar ama tüketim dünyasında, onlara bu çok normal, aileler buna mecbur, ister okurum, ister okumam modundan çıkamıyorlar. 

Sanki içimi döktüm bu Türk Eğitim Sistemi ve gençler hakkında. Konuşulup yazılacak çok şey var ama sığmazzz, 70'li senelerde doğduğum için çok mutluyum. 90'lardan sonra doğanlarda kapitalizm etkileri çok feci. 

Herkese mutlu haftasonları dilerim. 

Tugba

5 Eylül 2023 Salı

Neveda Halam ve Eldivenleri

 Ne alaka akşam akşam diyeceksiniz?


3 ay önce Kuşadası'na gitmeden 2 gün önce 10 seneyi dolduran bulaşık makinem arıza yaptı. Servis çağırdım ama adam 5000.-TL deyince, "kalsın gelince bakarız" dedim. 

Bu arada 3 kere buraya gelip döndük ve her seferinde elimde yıkadım bulaşıkları ve gene her seferinde sağ işaret parmağım deterjandan alerji oldu.

Neyse bu sefer gelişimde daha parmağım iyileşmediği için bugün Migros'tan bulaşık eldiveni ve ele daha uygun bir deterjan aldım. 

Yemekten sonra eldivenleri geçirip yıkamaya başladım. İnsan yaş almaya başlayınca eskiler bir geliyor aklına... 

Eldiven deyince de Neveda Halam!

Neveda Halamın her işe göre ayrı eldivenleri vardı. O zamanlarda tabii kullan at eldivenler yok, Halam ellerine, ojelerine çok meraklı, hele elinde kokuya tahamülü yok. Banyo tuvalet ve en önemlisi mutfak eldivenleri...

Bulaşık için ayrı, köfte yoğurmak için ayrı. Ne alaka diyeceksiniz gene, biz ailecek pek et sevmeyiz ama köfte her evde yapıldığı gibi bizde de yapılırdı. Halam elleri kokmasın diye onun için de ayrı eldiven yapmıştı kendine, biz hayretler içinde O'nu izlerdik, annem hayatta eldiven kullanmazdı. Biz çok yabancıydık ve ben içten içten "eldivenim olsun ben de bulaşık yıkayım" isterdim, annem almazdı, "ne gerek var" derdi.  

Ayrıca Halam bulaşıkları kendi yıkamayı çok severdi. Bulaşık makinasına hiç rağbet etmedi. Son yaşlandığında da gene "mutfağım küçük deyip" tezgah üstü, hayatta hiç görmediğim bir makinada yıkardı. 

Şimdi bulaşıkları yıkarken O'nu andım. 

Neveda Halam da,  annem de "nur içinde uyusunlar". 

Biz de bıraktıkları o kadar çok anı var ki, yaş alınca insan o anıları hatırlayıp o günleri gözünün önünden geçirmeyi seviyor.

Herkese mutlu akşamlar...

Tugba

27 Ağustos 2023 Pazar

Yaz Diyeti 18-26/29

 Bence olmaya başladı... Tuttu bu iş...


Eveeetttt, bugün ayın 27'si ve ben Yaz Diyetime başlayalı 26 gün oldu. 

Sonuç:-4 Kilo....

Yuppiii....


Yazın ortasında aydınlanma ile başladım bu işe ve inanın çok zorlanıyorum. 5 kere tatlı, pasta ve dondurma yemek durumunda kaldım. Malum kutlu doğum haftası başlayınca, malum 4 kere doğum günümü kutladım, 1 kere de Yaseminlerim bizdeydi, bozdum ama gene de iyi atlattım, ilk 4 kilodan kurtuldum. 

Eğer bu işe başlamasaydım, kendimi toparlamasaydım, bu 4 kiloyu veremezdim , belki de 1 kilo daha alırdım.  Midemin biraz küçüldüğünü düşünüyorum, öyle eskisi gibi yiyemiyorum. Bu güzel bi durum, ayrıca yavaş yavaş yemek saatlerimi ve yemek çeşitlerimi ayarlamaya başladım. Migrenim olduğu için aralıklı oruçmuş, yok iki öğünmüş, onları yapamıyorum ama aç kalmayacak şekilde kendimi ayarlıyorum. Bundan da çok memnunum. 

Şimdi yeni hedefim 18 Ekim Frankfurt Kitap Fuarı...

O zamana kadar yeni bir zaman dilimi başlatıyorum kendime, zaten sonbahara da yavaş yavaş giriyoruz, bakalım ne kadar daha ilerleyeceğim? 

Bu hafta Ağustos Ayını çok sevmesem de dostlarım, bana harika doğum günleri düzenlediler, benim için elleri ile pastalar yaptılar, gene elleriyle hediyelikler yaptılar, hediyeler aldılar, o kadar mutlu oldum ki...

51 Yaş Mottom: Yola devam, çalışırsan, hem kazanır hem de rakiplerden sıyrılıp, yaşamaya devam edersin. Bu Kadar...

Ben de öyle yapmaya devam edip yaşamıma bakacağım. Dünya artık o kadar kötü ki, bunlar ile kendimi yormayı düşünmüyorum. Kötülükler için tek diyeceğim ne halleri varsa görsünler, benden uzak dursunlar yeter. 

Herkese mutlu pazarlar diliyorum. 

Tugba

17 Ağustos 2023 Perşembe

Yaz Diyeti 15-16-17/29

 Umut her zaman var olmalı...


3 gündür yazamadım, çok hızlı günler geçirdim, malum yaz sonu geliyor, insanlar işlerinin başına dönüyor ve talepler artıyor. Bir de son yaz gezmeleri araya girince yazmaya vakit kalmadı açıkçası.

Diyetimi pazar günü ve dün minik bir şekilde çiğnedim ama kalan yediklerim çok sağlıklı olduğu için fazla etkisi olmaz diye düşünüyorum. Yaz diyetinin bonusları oluyor. Hele haftaya doğum günüm var, kutlu doğum haftası dün itibarıyla başladı. Dikkat ede ede devam. Dediğim gibi artık bu yemek şeklini yaşamımın normali olarak devam ettirmek amacım. İlk hafta feci zordu, şimdi oturtmuşken vaz geçmek olmaz. Yola devam. 

Pazartesi akşamı Fazıl Say konserine gittik. "Anne Dünya" adlı turnesini ilk Kuşadası'ndan başlatmış. Ay pek bi memnun oldum açıkçası. 

11 Türk Kadın Şairin şiirlerini bestelemiş, Kendisine solist Serenat Bağcan, kontrabasta Volkan Hürsever, davulda Ferit Odman eşlik etti. Sunumları Yekta Kopan yaptı. 

Umuttu esas tema, umut kaybolmamalı insanın içinde, bu şiirlerde zorluklara karşı umut içeren şiirlerdi. İçimizi mutlu etti, hüzünlendirdi. Bir buçuk saat başka bir zamanda dinledik ve bitti. 

İyi ki gitmişiz, iyi ki çocuklarımızı da yanımızda götürmüşüz ki, haka dünyamızda bir ümit olduğunu veya olacağını, hayattan vaz geçmemelerini ve yaşamın harika bir şey olduğunu paylaştık. Onlar da gün sonu bize "harika anneler olduğumuzu söyleyip" bizi şımarttılar. Ay pek bi mutlu olduk.

Hepimize umutlu yarınlar diliyorum. 

Tugba 

12 Ağustos 2023 Cumartesi

Yaz Diyeti 12-13-14/29

 

Eskilerde yaşamaya devam etmenin 

dayanılmaz ağırlığı...


Evetttt, 3 gündür yazamadım ama bu demek değil ki diyeti bıraktım. Evde çalıştığım için işlerim çok yoğundu.

Suyum devamlı yanımda, bittikçe dolduruyorum, yemekler protein ve salata olarak dünyamda, hala çikolata istiyorum ve  sonunda, dün tartıldım. 

3 kilo vermişim. Aslında insan daha fazlasını istiyor ama kalıcı olması anlamında 3 kilo iyi...

 Yola devam, benimle bu işe devam edenler, lütfen bırakmayalım. 

Eskilerde yaşamaktan hiç hoşlanmıyorum. Zaten başımdan o kadar fazla olay geçti ki, artık onları beynimin bir köşesine hapsettim. Bazen gece rüyama giriyor, hala matbaada iş yetiştirmeye çalışırken buluyorum kendimi ama sadece rüyamda...Zaten bedelini ağır ödedim. 

Geleceğe bakmak gerek, içinde bulunduğumuz durum bu, şu anda, ben gelecek planları ile yoğunum, planlar planlar, bazıları gerçekleşir bazıları gerçekleşmez ama plan yapmak insanı hayata bağlıyor bence...

Hepinize iyi hafta sonları dilerim. 

Tugba

Drupa

 Drupa... 16 Yıl Matbaacılar için Drupa Fuarı ayrı bir anlam taşımaktadır. Babam, 1976 yılından itibaren 2016'ya kadar hepsini ziyaret e...