12 Şubat 2023 Pazar

Muasır Medeniyetler Seviyesine Ulaşmak İçin....

 

Muasır Medeniyetler Seviyesi mi ? Nasıl?  

(Muasır: Çağdaş demektir, 40 yaş altı için açıklama)

6 gündür hiçbirimiz kendimizde değiliz. Ne yaptığımızı bilmiyoruz. O insanlarımız evsiz barksız çaresizken bizler sıcacık yataklarımıza baş koyup uyuyamıyoruz. Niye? Niye? Niye?

Ben politikayı hiç sevmem, anlamamda ama bildiğim tek şey var Türk Milleti birlik olduğunda her şeyin üzerinden gelebildiği, tıpkı Kurtuluş Savaşında olduğu gibi amaaaa çok tehlikeli bir durum var, eğer Türk Milletini ayrıştırmaya başlarsan içindeki çürük elmalar bu iyi insanların üzerine zeytinyağı gibi çıkar ve düzeni hızla bozmaya başlar. Halk bunu görür ama "yoktur", olmaz öyle şeyler" diye "bu olayları benim insanlarım yapmaz" der ve köşesine çekilir. Ha bu köşeye çekilme devam ederse ne olur bilemem ama artık çekileceğine de pek inanmıyorum, en azından inanmak istemiyorum. 


Milyonların enkaz altında can verdiği bu 6 günde bu yazıyı yazmak bile sindirilmiş bir vatandaş olarak belki suç arz ediyor ama bir anne olarak o bebeklerin masum gülücüklerle enkazdan anne babasız kurtarılmaları, analarının onlara siper edip kendilerini feda etmeleri dayanılır gibi değil. 

99 depreminde o kadar şey söylendikten sonra sadece ÖTV, deprem vergileri toplanıp bu konuya el atılmaması, vergilerimizle Kanal İstanbul gibi bir plana el atılıp o ucube havalimanın yapılması ve paranın İstanbul'un rehabilite edilmesin harcanmaması, diğer illere hiç ama hiç dokunulmaması akıl alır gibi değil.

Bu kadar büyük bir coğrafyadaki bir ülke ancak Yasan, Yürütme, Yargı Birbirinden Bağımsız olarak yürütülür. Bir zamanlar dilimde tüy bitti bunu insanlara açıklamaya çalışmaktan. Eğitim tamamen yeniden yazılmalı, eğitim bitmiş, Hukuk yeniden islah edilmeli ve bağımsız olmalı, ekonomi, ülkede ekonomi ile ilgili o kadar fazla şey var ki yapılabilecek, hala geç değil, zeytin ağaçlarını kesmeyi bırakıp dünyanın en güzel zeytin yağı üreticisi olmak bizim elimizde, müthiş potansiyel var farklı alanlarda, aklı başında insanlar teknoloji ile  bunu başarabilirler. 

Tek yapmamız gereken şe 100 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk'ün bize emanet ettiği ülkemize Atatürk'ün İlke ve İnklaplarını tekrar gözden geçirip, haritasını tekrar okuyup anlayıp ülkemizi refah, muasır medeniyerler boyutuna çıkartmak zorundayız. 

Çözüm sadece bu, kitleler halinde bu ülkeyi terk edip 3.. sınıf vatandaş seviyesinde  yaşamak mı daha iyi yoksa bu güzel ülkede, güneşli günlerde mi ama güneşi devamlı kılmak bizlerin elinde. 

Sağlıcakla kalın. 

Tugba

Hatırlatma bağımında unutan bizler için... Atatürk "bana tapın asla dememiş" benim ilke ve inklaplarını benimseyin demiş, çarpıtanlara tarihe dönüp bakmalarını rica ederim. 

Temel ilkeler
  • Cumhuriyetçilik
TBMMnin açılması (23 Nisan 1920)
Saltanatın kaldırılması (1 Kasım 1922)
Cumhuriyetin ilanı (29 Ekim 1923)
Siyasal partilerin kurulması
1921 ve 1924 Anayasalarının hazırlanması
Kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınması (5 Aralık 1934)
Ordunun siyasetten ayrılması
  • Milliyetçilik.
Yeni Türk Devletinin kurulması
Türk Tarih Kurumunun kurulması
Türk Dil Kurumunun kurulması
İzmir İktisat Kongresinin toplanması
Milli bir Türk devletinin kurulması
TBMM’nin açılması
Kapitülasyonların kaldırılması
Kabotaj Kanununun çıkarılması
Yeni Türk harflerinin kabul edilmesi
Okullarda derslerin Türkçe okutulması
Yabancıların kurduğu bazı işletmelerin millileştirilmesi
Türk Parasını Koruma Kanununun çıkarılması
  • Halkçılık.
Cumhuriyetin İlanı
Kılık-Kıyafet Kanununun Kabulü
Aşar Vergisinin kaldırılması
Medeni Kanunun kabulü
Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi
Soyadı kanunu
Yeni Türk Harflerinin Kabulü
İlköğretimin zorunlu hale getirilmesi
Millet mekteplerinin açılması
Sosyal hizmet kurumları ve sağlık örgütlerinin kurulması (Çocuk Esirgeme Kurumunun açılması, devlet hastanelerinin açılması, dispanserlerin açılması, Kızılayın güçlendirilmesi)
Devlet Demir Yollarının kurulması
  • Laiklik.
Saltanatın kaldırılması
Cumhuriyetin ilanı
Halifeliğin kaldırılması
Şeriye ve Evkaf Vekaletinin kaldırılması
Tevhid-i Tedrisat kanunu
Tekke ,zaviye ve türbelerin kapatılması
Medeni Kanunun kabulü
Şapka inkılabının yapılması
1924 Anayasasından Devletin dini İslamdır maddesinin çıkarılması.
1924 Anayasasına laiklik ilkesinin girmesi
Milletvekillerinin yemin şeklinin değiştirilmesi
Maarif Teşkilatı hakkındaki kanunun kabulü
Medreselerin kapatılması
Kılık Kıyafet Kanununun kabulü (Peçe ve Çarşaf giyilmesinin yasaklanması)
  • Devletçilik.
Birinci ve ikinci Beş Yıllık Kalkınma Planlarının hazırlanması ve uygulamaya konulması
Etibankın kurulması
Denizbankın kurulması
Sümerbankın kurulması
Milli Koruma Kanununun çıkarılması
Özel girişimcilere ait kurumların millileştirilmesi
  • İnkılapçılık
Şapka Kanununun çıkarılması
Kılık-Kıyafette yapılan değişiklikler
Latin Alfabesinin kabulü
Latin Rakamlarının kabulü
Takvim, saat, ağırlık ve uzunluk ölçülerinin değiştirilmesi
Hafta tatilinin Cuma gününden Pazar gününe alınması

29 Kasım 2022 Salı

25 Yıl, Gümüş Yıl...

 



25 YIL






Eveeett, herkese merhaba...

Bugün İlker Arıcı ile evlenmemizin 25. Yılı, Gümüş Yıl, inanılır gibi değil. Nasıl geldik bu kadar yıl hiç anlamadım. 10. Yıl için güzel bir parti düşünürken, ailemizden ölümler ile tanışınca kısmet olmadı, yapamadık derken hoop 25. yıla gelmişiz, bir de birimiz Kuşadası'nda birimiz İstanbul'da, olacak iş değil amaaaa bizim için yaşam kaynaklarımız Meltem ve Mert olunca nerede olduğumuzun hiç önemi olmaz. 

Çeyrek asır, insan yaşamının önemli bir kısmı, hele evlilikte yaşanan kısım daha da önemli. Geriye baktığımda benim açımdan pişmanlık duyduğum hiçbir anı yok gibi diyebilirim. 

İyi ki hayatım İlker Arıcı ile kesişmiş. İyi ki onun sayesinde birbirinden özel iki evladım olmuş. İyi ki beni ben yapmış, hayata karşı dayanıklı olmayı, olaylara farklı açılardan bakmayı öğretmiş, iyi ki benim koruyucu meleğim olmuş. Yaşam kaynağım benim, O'nu çok seviyorum ama sigara içmesini sevmiyorum. :)

Herkese mutlu bir gün olasını dilerim. 

Sevgiler

Tugba

 

23 Nisan 2022 Cumartesi

23 Nisan, neşe doluyor insan

 23 Nisan 2022 sabahı 4,35 sıralarında İzmir otobanında Pamukkale Turizm ile seyahat etmekteyim. 80'lerde Kuşadası'na tek gidiş geliş yoldan Pamukkale Turizm ile gidip gelirdik. Her bir seferi bir olay olurdu. Kliması çalışmazdı, geç kalırdı, yolda bozulurdu, en kötüsü manyak bir şoföre denk gelirsek 1 yolculukta 3 kere radar cezası aldığımız hatırlıyorum. 


Bir keresinde Kuşadası'nda hava harikaydı, o gün Banu ile denizden çıkmak bilmedik. akşam otobüse binmeden önce   incecik bir örnek elbiselerimizle döneceğiz diye  tutturunca annem "ne haliniz varsa görün"dedi ve yolculuğa çıktık.  Kuşadası İstanbul arası hava ikiye ayrılır, Akhisar öncesi ve sonrası; Kuşadası'ndan Akhisara'a kadar hava gayet güzeldir, sıcaktır ama Akhisar'ı geçice işler değişir, hava giderek soğur, Balıkesir'den sonra çorap, hırka şart olur. O gece dönerken Akhisar'a kadar her şey iyiydi ama sonrası annemden ilk önce çorap sonra hırka sonra eşofman istedik, anneciğim hep hazırlıklıydı. Sabah İstanbul'a vardığımızda elbiselerimizin üzerine giydiklerimiz çok komikti, kat kat...Çocuk olmak böyle bir şeydi. 

Pamukkale Turizm hatıraları yada travmaları hala kafamda canlı, 35-40 sene öncesi, nerden geldi şimdi sabahın köründe derseniz, 25 senedir otobüs yolculuğu yapmamıştım bu geceye kadar, 80'lerden bi farkı yeni otobanda gitmem, Pamukkale gene aynı, adam bir ara fazla hızlı gitti, sonra sağa çekti 10 dk bekledi, biraz önce uyukluyordum, bir yalpaladı uyandım. Otobüs inanılmaz eski, umarım 2 saatlik yolum var, eve varabilirim. 

"Ya  Tuğba niye uçaktan vaz geçtin" diyorsunuzdur, parası pek farklı değildi, indi bindi yapmayayım dedim, gece 12 de biner sabah 6 da orda olurum rahat rahat dedim ama dönüşte uçak paklar beni...

Çocuk olmak çok güzel, 23 Nisan kutlu olsun hepimize...

Tugba

19 Nisan 2022 Salı

İstanbul'da Nisan Sabahı Metrobüs


İstanbul'da Nisan Sabahı Metrobüs 

Bu sabah yamurlu gene , nisan ayı normalde yağmurlu olur ama keşke güneşli olsaydı.  


Metrobüse yürüdüm ve ilk gelene attım kendimi, insan  metrobüse binmeden oturacağı yeri hedeflerse orada oturuyor. Mesela Söğütlüçeşme'den binersem 3. Kapı girişinde sağdaki tekli koltuk, Fikirdepe'den binersem 1. Kapı en ön yada bir arkası teklilerden biri

Ha diyeceksiniz akşam ne yapıyorsun dolu geliyor çünki, onda da 2. Kapı sağdaki teklilerin önünde durmak, genelde orada oturanlar Mecidiyeköy'de iniyor, hoop bende oturuyorum hedefimdeki koltuğa.

Bugün karşımdaki 1,5 kişilik anlamsız koltuğa bir kadın oturdu, kulağında denizanası figürlü taşlı küpe, kalamarlı olsa hadi anlayacağım, yiyince güzel ama deniz anası ne yaw, ıyyy hiç sevmem, kalan herkesin kulağında kulaklık bi şeyler bakıyorlar. Ben de bu yazıyı yazıyorum spotifydan Simly Red dinleyerek. Boğaziçi köprüsünü geçerken boğazı tepeden süzmek harika ama bugün camlar buğulu  bir şey gözükmüyor.

İçimden geldi yazdım, sizinle paylaşayım duygularımı dedim. 

Harika bir gün olması dileğiyle...

Tugba


2 Şubat 2022 Çarşamba

 1 ay bitti...


Eskilerin sözüyle "her geçen gün eskiyi arar hale gelmek". Ben aslında eskide yaşamak istemiyorum, eskiyi hatırlayıp "bunu şunu bu kadara alırdık, şurada yemek yerdik" demek istemiyorum ama 1 ayda geldiğimiz sonuç: Evde elektrik kullanmaya korkar olduk, dışarı yemeğe çıkamıyoruz, her markete gidişimizde yeni fiyatlarla dehşete kapılıp geri dönüyoruz. 


Dün Migros'tan indirimli yumurta aldım. Üzerinde "son tüketim tarihi yaklaşan ürün" diye ibare vardı. Ayol yumurta yahu. 50 yaşıma 6 ay kala bu durumlara düşmek istemezdim.

Ülkemizin hiçbir ferdi bunu hak etmiyor ama belli bir kesim cahillikten sadece ekmek ile beslenir hale geldikleri için algı sıkıntısındalar, ekmek şekere, şekerde beyinde morfin etkisi yaptığı için önümüzdeki ay ekmek için mi para bulacak yoksa elektrik için mi farkında değil bu arkadaşlar. 

Şu an masamda çalışırken bu lafları yazma ihtiyacı duydum. "İhracat ile şaha kalkacaz" deniyor, 6 aydır da sıkı bir ihracat çalışması içindeyim ama zorluklar diz boyu;  ihracat için ülkemize güven duyulması gerek, ekonomimizin güçlü olması gerek, para sıkıntısı, kredi sıkıntısı içinde olmamamız gerekiyor. Uluslararası kredi notumuz yerlerdeyken adamlar niye bize güvensin. 

Allah hepimize yardım etsin ama bu yılda zor geçeceğini daha ilk aydan kanıtladı. 

Sevgiler herkese...

Tugba

30 Aralık 2021 Perşembe

2021 Bitiyor Galiba...

 

Bitiyor ama nasıl bi bitiş, yazık yıllardan biri oldu. Kişiliksiz, belirsiz, kimin ne yaptığı belli olmayan, saçma sapan bir yıl oldu bana göre, size nasıl geldi?



Tabii ki güzel şeyler oldu mu oldu!

Bu yıl bizim için değişimler yılı oldu her şeye rağmen: 

Oğlumuz üniversiteye girdi. 

Kızımızın İstanbul'da yaşayamayacağını öğrendik. 

Kuşadası'nın bizim için vaz geçilmez bir yer olduğunu anladık

Orta yaşlı olup hala çalışma hayatının içinde olmak istediğimizi anladık

Hala bizi yönetenlerin bizi aptal yerine koymaya devam edeceklerini anladık

Komplo teorilerinin yavaş yavaş gerçeğe dönüştüklerini görmeye başladık

Bu yılın özeti bana göre buydu. 

Ülkemizin inişli çıkışlı yaşamında gene kendimize bir yer bulduk. Bu ülkede ve yaşamda biz bardağın boş değil dolu tarafındakileri görüp anlamakla geçiriyoruz yaşamımızı, 2022 de de buna devam edeceğiz

Herkese şimdiden mutlu yıllar...


11 Kasım 2021 Perşembe

1 Kasım 2014

 



Göğüsümdeki kitlenin fark edilişi ve 5 kasımda ameliyatla alınması, 12 Aralık 2014, ilk kemoterapim. 

Bunların üzerinden 7 sene geçti. Hala korkularım devam ediyor mu? Evet. Bunu yaşamayan kesinlikle bilemez. Sonuçta doktorunuz kansersiniz diyor ve ölümle burun burunasınız. Tedaviye cevap verip vermeyeceğinizi bilmeden tedavinin içinde buluveriyorsunuz kendinizi, hastalık sizi yönetiyor, vücudunuzun kontrolünü o ele alıyor. Sizin tek yapacağınız şey, huzurlu bir ortamda hayatta kalmaya çalışmak. 

Ne kadar şanslıyım ki harika bir çevrem vardı. Ailem, dostlarım beni biran yalnız bırakmadılar, haberi alan evime koştu, ne yapabilirim dedi. 

O sıralarda benim zarif dostum Yeşim İnsel bana içinde kendi dostlarından beni hiç tanımayan dostlarından birer yazı yazmalarını istemiş. Terapilerim bitince de kendimi iyi hissettiğim bir zaman da bu yazıları okumamı istemişti. 

Zamanı gelince de ben o yazıları okudum, ağladım, güldüm. Mutlu oldum, beni tanımayan ama iyi insanlar harika destek yazıları yazmışlardı. Bu tip şeyler bu hastalığı yaşamayanlar için garip gelebilir ama inanın her yerde, her şeyden minik yada büyük mutluluklar çıkartmayı öğreniyorsunuz, yaşama yeniden bakmayı öğreniyorsunuz. 

İşte o yazılardan biri Sevgili Bahar Korçan'a aitti. O zaman kendisi daha hasta bile değildi. 22 Aralık 2014'te bu yazıyı bana yazmış. Hayatı anlamayı o kadar güzel özetlemiş ve iyi dileklerde bulunmuş ki bu sabah o sinir hastalıktan vefat ettiğini öğrenince çok kötü hissettim. Derin bir anlamsızlık hissettim. İyiler hep erken gidiyor ne yazık ki. 

Toplantım vardı, bitince hemen sizlerle paylaşmak istedim. Bir gün bir kere yaşanıyor, güzel taraflarından bakalım her şeye, iyi insan olalım,, huzurlu olalım. Kötülükten beslenmeyelim. Hayat çok kısa... ama yaşamaya değer hem de mutlu olarak....

Tugba


Bazen sert eser

Bazen şiir gibi akar

Bazı anlar derinlemesine acı

Bazı anlar inceden mutluluk sızar.

 

Bazı dünya kafasıyla anlayamadığımız

 

Eşidini bulamadığımız

Nedeni, niçini bol olaylar,

 

Bizi boşlukta bir yere sürükler.

 

Ama bu olağan üstü sistemde tesadüfe yer yoktur.

Her şey bizden çok ötede hesaplanıp yazılır.

Her acının

Her kahkahanın

Her aşkın

Her ayrılışın

Her sıcak tenin

Her hazzın

Her notanın

Her nefesin;

Doğru denklemde oturduğu bir yer vardır.

 

Amacı olmaktır bu hayatın.

Bir kapıdan girer birinden çıkarız.

Tek kalıcı güç olan sevgi için

Nefeslenir,

Sevgiyle bir olmak için var oluruz.

 

Güç Sevgidir

Sevgi Güçtür

 

Farkına vardığında her zorluğu yok eden tek enerjidir.

 

Ve Sevgili Tuğba;

O güçten eminim sen de derin derin derinlemesine…. Var.

Kullan onu…

Sevgiyle Kal

 

Bahar Korçan

22 Aralık 2014

Drupa

 Drupa... 16 Yıl Matbaacılar için Drupa Fuarı ayrı bir anlam taşımaktadır. Babam, 1976 yılından itibaren 2016'ya kadar hepsini ziyaret e...