23 Mart 2020 Pazartesi

Tuğba'nın Ajandası: Corona Günleri 7. Gün

Tuğba'nın Ajandası: Corona Günleri 7. Gün: Corona Günleri 7. Gün Biraz evvel Sağlık Bakanı Corona Virüsünün tüm illerimize yayıldığını belirtti.... Şimdi hepimiz birbirimize &q...

Corona Günleri 7. Gün




Corona Günleri

7. Gün

Biraz evvel Sağlık Bakanı Corona Virüsünün tüm illerimize yayıldığını belirtti.... Şimdi hepimiz birbirimize "virüslü mü acaba" diye bakıyoruz. İş giderek ciddileşiyor ve salgın nasıl ilerleyecek bilemiyoruz. Evde kalmak şu an için en iyisi, ekmek veya temel ihtiyaçları almaya gittiğimiz zaman kaparsak artık yapacak bi şey yok.

Bu sabah okul başladığı için erken kalktık, Ali Mert vızıldamadı ama sonrasında masa başına geçince işler değişti. "ne gerek var" "okul bitti zaten" " ben dinlemesem de olur" blablabla... Beni çileden çıkardı. Yanına oturdum O "yapmayacam" dedi ben "yapılacak" dedim. Site bi gitti bi geldi, 2 saat sonra ben pes ettim, akşam üzerine doğru sistem gelmiş, kendisi yapıp yollamış, hayret.

Çocuklar bu işi oyun gibi görüyorlar, onlar için okul bitmiş, işin çok ciddiyetinin farkında değiller. Onları motive etmeli ve Milli Eğitimin çocuklara bunu daha ciddi açıklamaları gerekiyor. Annelik zor, evde anne öğretmen olmak imkansız amaaa bu demek değil yarın sabah gene kalkacak ve gene başında bekleyeceğim, benim çocuğum ancak bu şekilde yol alabilir yapacak bi şey yok, pes etmek yok.

Bugün yemek yapmadım, ton balıklı salata, çorba vb gibi hafif şeylerle geçiştirdik günü.

En önemli yaptığım şey, Marmara Üniversitesi Öğrencimle Mentor-Menti görüşmemizi yaptık. Hala gelecek nesilde umut var, O'na önümüzdeki ay yeni dünya düzeninde yapmak istediği işi nasıl konumlandırabilir, neler yapması gerekiyor diye konusunu verdim, bitirdik görüşmeyi. Bu görüşmeler yüzyüze olacaktı ama artık online görüntülüye döndük, işte yeni dünya düzeninden bir ör
Bu da Arıcı'dan geldi bana, sizle paylaşayım dedim. 
nek, bu tip online görüşmelerimiz çoğalacak. 


Bugünlük benden bu kadar, sağlıcakla kalın....

Tugba


22 Mart 2020 Pazar

Tuğba'nın Ajandası: Corona Günleri 6. Gün

Tuğba'nın Ajandası: Corona Günleri 6. Gün: Corona Günleri 6. Gün Eveeettt.... Bugün sabah normal uyandım, kahvaltımız yaptım sonra biraz üşüdüm, oğlumun yanına sızayım dedim, u...

Corona Günleri 6. Gün



Corona Günleri

6. Gün


Eveeettt.... Bugün sabah normal uyandım, kahvaltımız yaptım sonra biraz üşüdüm, oğlumun yanına sızayım dedim, uykulu olduğu için itiraz etmedi, 10:30 gibiydi, nasıl kahvaltı istediğini söyledi derken ben de yanında uyuya kalmışım, bi uyandım saat 12:30, demek ki bizim çocuğun öğleden sonralara kadar uyumasının nedeni perdelermiş, bu gece perdesini açık bıraktıracağım, yarın 5 dersi var, 11 gibi girse derse 2,5 saatte bitirebilir ben de ödevlerini kontrol ederim, ondan sonra istediğini yapabilir.  Bu yeni eğitim şeklinde çocuklara destek vermeli ve takip etmeliyiz, öğretmenleri yok ama gene bize düşüyor öğretmenlik desteği...


Sonra PTT'den kurtuldum, giyindim, kahvemi içerken Bodrum'dan Arzu aradı, görüntülü kahve sohbeti yaptıktan sonra tabii nereye? Mutfağa attım kendimi. İlker'i pazara gönderdim, fırında mücver ve pırasalı börek yanına da domates salatası yaptım, kurtlarım 15 dk. yedi bitirdi, hızımı alamadım, mutfağı topladım, yerleri sildim, beylerin banyosunu dezenfekte ettim. Bir espreso içtikten sonra odama attım kendimi, ev halkı da odalarında sakin sakin oturuyorlar. 

Dün resimleri karıştırırken annem 2002 yılında Japonya'ya gittiği zaman O'na ve Semra Teyze'ye her gün faks çekiyordum, o yazılarımı buldum. Çok eğlendim, bu ilkede 18 sene önce neyse hala her şey aynıymış, çok güldüm kendi kendime. Sizle ülkemizin durumunu anlattığım bölümü paylaşacağım:

11 Temmuz 2002
.........
Annecim, ülkeyi geldiğinizde bulamayabilirsiniz!!!!!!!  ŞAKA
Ama durum biraz ilginç, DSP'den İsmail Cem bile istifa etti. Yaklaşık 35 kişi ayrıldı.Ayrıca Derviş'te bakanlıktan ayrıldı ama Sezer müdahale etti ve seçim yapılana kadar idare edecek ama İsmail Cem, Derviş ve Hüsamettin Özkan yeni parti kuruyorlar ve durumdan çok iddialılar. Ayrıca dün Cem Uzan'da parti kurdu, adı Genç Parti. Bizden çok uzaktasınız ve dünyada tarihi olaylar oluyor. Dünya Türkiye'yi bu sefer siyasetin çoşkusundan takip ediyor hatta Bill Clinton geldi Türkiye'ye dün, O bile "üzülmeyin geçer bu günler" dedi.... Bu arada dolar gene uçmuş ve 1 USD: 1.750.000.-TL olmuş. (6 sıfır atılmamışken) .....

Bu olaylar demek ki 2002'de AK Parti için zemin hazırlanması olayları imiş, dediğim partilerden sadece Uzanın ki kuruldu galiba,  18 sene sonra geldiğimiz nokta, gene paramız yok, artık meclisimiz de yok, bu salgına çok kötü yakalandık, bakalım ne olacak?

Bugünlük benden bu kadar, mücver çok güzel oldu, annemin tarifiydi, altta tarifi bırakıyorum. 

İyi geceler...

Tugba

Fırında Mücver:

6 Kabak
3 havuç
4 taze soğan
2 yumurta
dereotu
un
zeytinyağı 
tuz, karabiber, kuru nane, pul biber

Bunda ki en önemli şey kabakları rendeledikten sonra yarım saat üzerine tuz ekip suyunun çıkmasını beklemek, yoksa içi pişmiyor. Suyu salınca avucunuzda sıkarak başka bir kaba alın, hiç suyu kalmasın. Sonra yukarıdaki malzemeleri un hariç  ekleyin ve karıştırın. Unu ve zeytin yağını göz kararı ekleyin. Un 8-9 yemek kaşığı olabiliyor, kıvam ne çok yumuşak ne de çok katı olacak, fırın tepsisinin içine yağlı kağıt serin, üzerine karışımı dökün, ince olmasına dikkat edin, mücver ince olur, kalın olmuyor, 180 derece ısıtılmış fırına verin. 40 dakikada pişiyor. Ama bıçakla pişip pişmediğini kontrol edin. Sonra afiyet olsun. 

(İsteyen içine peynir de koyabilir ama kaşar değil, beyaz türevlerinden, ben yemediğim için bizde peynirsiz.)



21 Mart 2020 Cumartesi

Tuğba'nın Ajandası: Corona Günlüğü 5. Gün

Tuğba'nın Ajandası: Corona Günlüğü 5. Gün: Corona Günlüğü 5. Gün Annemin Vefatının 6.Yılı Hayırlı Kandiller.... Datça - Bodrum Feribotu 2007 Bugün buruk uyandım, içimden...

Corona Günlüğü 5. Gün



Corona Günlüğü

5. Gün

Annemin Vefatının 6.Yılı

Hayırlı Kandiller....
Datça - Bodrum Feribotu 2007

Bugün buruk uyandım, içimden bir şey yapasım yoktu ancak dün ki PTT uyarıma ihanet edemezdim, kalktım, giyindim,  mutfakta kahvaltı ettim sonra mutfak dolaplarından 3'ünde iyileştirme yaptım,  kahvemi içip odamda bir dizi seyrettim ve gün akıp gitti, bugün ev halkı bana pek bulaşmadı yemek falan diye.

Hepiniz merak ediyorsunuzdur niye Kuşadası'nı seçtik diye, bugün sizinle bunu paylaşayım istedim: İstanbul'da yaz ayları 80'li yıllarda sıcak geçerdi ve biz evde tıkılıp kalırdık. Bu durum annemin canını çok sıkmaya başlamıştı ve yazlık aramaya başladı. Aslında arkadaşları Silivri'de yada Bayramoğlu'nda idiler ama annem Ege aşığı olduğu için İstanbul sarmadı O'nu ve bir gün Kuşadası Davutlardaki yazlığı buldu. Babam gene hayır demişti klasik ama annem o zamanlar babamın iş ortağı Süleyman Amcayı araya sokarak 1987 yılında 3 katlı evimizi aldı. Kuşadası'na zaten eskiden beri gidiyorduk, annem çok severdi nedense, hoş sonra Bodrumcu oldu ama...
Meltem 45 günlük Haziran 2002

Kuşadası'na ilginç bi şekilde taşınmıştık, ev eşyalarımız Kelebek Mobilya'dan almış, diğer eşyaları da zaten bizim evde her zaman bir evlik daha eşya olduğu için annem derleyip toparlamıştı, Özcan Dayım da Arçelik'te çalıştığı için İzmir'e boş dönen bir Arçelik Kamyonu ile eşyaları yollamışlardı. O zaman ki Türkiye şartları çok sınırlıydı. Kuşadası'nda hiç bir şey yoktu. Kelebek Mobilya' ları kuran kişi İstanbul'dan otobüsle gelip, kurup o akşam gitmişti. Hey gidi günler hey. 

O ev çok ilginç bir evdi, sahile 100 metre uzaklıkta, yanında domates tarlası olan güzel bir site içindeydi. Sonraları oralarda inşaatçıların istilasına uğradı ve o tarlalar birbir yok oldu. En son 4 sene evvel son bize gelmeden evvel harika bir şeftali bahçesi vardı, sadece ihracat yaparlardı, anne ölünce hoop inşaata verdiler ve çirkin bir site oldu canım bahçe, bir kaç ağaç bırakmışlar, yazın evin önünde o şeftalilerden satıyorlar ama üzüntü bence...

20 yıl o evimize kimler geldi kimler gitti ama en çok Gaye Teyzeler ve Halamlar gelmiştir. Meltem doğduğu zaman doya doya 2 ay kalmıştım çok mutlu olmuştum çünkü babam en fazla bizi 1 ay gönderirdi sonra İstanbul esareti başlardı. Hele çalışmaya başlayınca annem giderdi ama biz 1 hafta, biz baya zor şartlarda çalışmışız aslında neyse....

20 yıl buraya gelip gidince burayı seviyor insan, havası Bodrum'dan daha iyidir, ama denizi dalgalıdır. En son 2006 yılında 10 gün kaldığımızda her gün deniz çarşaf gibiydi, jubile yapmış meğerse bize, sonra annem 2007 yılında evi satıp Bodrum'daki evi aldı ve 2013 yazına kadar yaz aylarını orada geçirdi. 2013 yazında her gün O'nu denize götürdük hatta en son vertigosundan çok zorlanıyordu suyun üzerinde kalmaya ama hala güzel yüzebiliyordu, unuttuğu onca şeyin arasında yüzmeyi unutmamıştı. 
Aya Yorgi Çeşme 2004

Annem ilginç bir kadındı, bizleri en iyi şekilde büyüttü, okuttu, iyi birer insan yaptı, O'na çok şey borçluyuz. Bugün kendimi anneme çok benzetiyorum, mesela alışveriş yaparken arabadan çıkmadan ben de işimi halledebiliyorum, o zamanlarda annem yaparken arabada saklanan ben şimdi aynısını yapıyorum. 

Annem ile ilgili söylenecek, hatırlanacak o kadar çok şey var ki, başka zaman gene yazarım, şimdilik bu kadar...

Nur içinde uyusun, Allah rahmet eylesin...


Tugba

Bu resimler annem en çok sevdiğim resimlerinden, o kadar çok var ki keşke hepsini paylaşabilsem...


20 Mart 2020 Cuma

Tuğba'nın Ajandası: Corona Günleri 4. Gün

Tuğba'nın Ajandası: Corona Günleri 4. Gün: Corona Günleri 4. Gün Bu sabah 9 gibi uyandım, İlker ısıtıcıyı kapatmış, oda soğumuş, ilaçlarımı içip odanın ısınmasını bekledim. Dah...

Drupa

 Drupa... 16 Yıl Matbaacılar için Drupa Fuarı ayrı bir anlam taşımaktadır. Babam, 1976 yılından itibaren 2016'ya kadar hepsini ziyaret e...