20 Mart 2020 Cuma

Tuğba'nın Ajandası: Corona Günleri 4. Gün

Tuğba'nın Ajandası: Corona Günleri 4. Gün: Corona Günleri 4. Gün Bu sabah 9 gibi uyandım, İlker ısıtıcıyı kapatmış, oda soğumuş, ilaçlarımı içip odanın ısınmasını bekledim. Dah...

Corona Günleri 4. Gün



Corona Günleri

4. Gün


Bu sabah 9 gibi uyandım, İlker ısıtıcıyı kapatmış, oda soğumuş, ilaçlarımı içip odanın ısınmasını bekledim. Daha sonra kalkıp duşa girdim. Kendimizi toparlamak gerek, o yüzden çıkınca hem evde hem de dışarıda giydiğim güzel kıyafetlerden birini seçtim, saçlarımı kuruttum, parfümümü sürdüm ve kahvaltı etmeye mutfağa gittim. Kendimi iyi hissettim, PTT takılırsak bu karantinanın sonu gelmez, size de tavsiyem, her gün farklı bir kıyafet giyin ki her gün zaten birbirine benziyor bari kıyafetle farklılık yaratalım. 

Daha sonra evi topladık, çamaşır makinası kuruldu vs. 

Tabii kiiii birden iki ergen dışarı çıkalım ezgilerine başladılar, aslında yorulmuştum ama ikisine de kıyamadım. Sonuçta arabadan inmiyoruz ama yol yapmak ikisine de iyi geliyor. Ali Mert, Pamucak'ta direksiyon eğitim bölümünde araba kullandı, iyi annesinden bir şeyler almış ama genel babasının modeli, O'na trafik işaretlerini ve sağa sola nasıl dönmesi gerektiğini gösterdim. Diyebilirsiniz çok erken, gerek yok ama erkek çocuğu olanlar bilir, öyle olmuyor. Gözünüzün önünde kullansın, öğrensin....

Soğanları doğrarken...
Dönüşte ofisime uğradım, kapıyı açınca içerideki kağıt kokusu bir anda beni içine aldı ve niye ofis tuttuğum evde çalışılmadığı aklıma geldi. Evde çalışmak zorunda kalan herkese allah kolaylık versin, gerçekten zor. Eğer sokağa çıkma yasağı olmazsa pazartesiden itibaren ben ofisteyim, bi şey satmasam da en azından pazarlama stratejileri üzerinde çalışırım, #Arctimo.com sayfamda hareket olursa onları da hemen yapıp yollarım. Yapacak bi şey yok. 

Eve gelince "anne açım ne yiyeceğiz?" "Buzdolabından çıkmayan Meltem" , tabii ki Tuğba ve İzo attı kendini mutfağa, bugün nohut ve pilav yaptık. Nohut bana ait, pilav ve cacık İzo'ya aitti. Aç kurtlarım zor sabrettiler, 1 saatte pişen yemek (sabah nohutları ıslamıştık) 10 dakikada bitti. Afiyet olsun hepsine, diyecek bi şeyim yok.

Amaaaa her gün yemek pişirmek zorunda olan annelere, bazı günler mola verdirmek gerek, yoksa her gün yemek yapmak gerçekten zor, dışarıdan yemek te zor o yüzden, ya yemek yapacaklara "bugün bunu pişirir misin" gibi önerilerde bulunun yada bazı günler kahvaltı gibi şeylerle geçiştirin lütfen.

Günün Karikatürü
En yakın arkadaşlarım beni yemek pişirirken görünce mesaja boğdular instagram storyde, aşk olsunuz ben Nuran Tunçbilek'in kızıyım, yaparsam yaparım....

Bu günde bitti çok şükür, sizle ilginç bir şey paylaşayım: Bugün Kuşadası Camilerinde öğle namazı için ezandan önce Hoca "cuma namazına lütfen gelmeyin" dedi. Bugünleri de gördük, daha neler göreceğiz. Ancak öğleden sonra yayan dolaşan çok insan vardı, ne gerek var çoluk çocuk dışarıdalar anlamadım. Biz de çıkıyoruz ama arabadan hiç inmeden gidip geliyoruz, millet yürüyüşte, hele yaşlılar, onlar yüzünden sokağa çıkma yasağı çıkacak ne yazık ki....

Hepinize iyi geceler 


Tugba


19 Mart 2020 Perşembe

Tuğba'nın Ajandası: Corona Günleri, 3. Gün

Tuğba'nın Ajandası: Corona Günleri, 3. Gün: Corona Günleri 3. Gün Dün geç kalkalım, günü kısa yaşayalım derken bu sabah içimizde  en geç Meltem 9:30'da kalktı. Kahvaltı, k...

Corona Günleri, 3. Gün

Corona Günleri

3. Gün

Dün geç kalkalım, günü kısa yaşayalım derken bu sabah içimizde  en geç Meltem 9:30'da kalktı. Kahvaltı, kahve derken Meltem'i yıkadık, belki uyur biraz dedik ama nerdeeee. 

Meltem'in yeşil reçete ilacını eczaneye ısmarladım, lenslerim gelmiş, bir de aklım kuafördeki saç boyalarımdaydı, Çocuklara "hemen giyinin çıkalım" dedim ve çıktık. 

Kuşadası sakin, merkezde yol güzergahları değişecek, onların yol çalışmaları yapılıyordu. Marina AVM 'nin tamamı neredeyse kapalıydı, Mert hemen lensleri alıp geldi. 

Şeftali Çiçeği
Meltemiko















Oradan aracımıza mazot Söke'de arkadaşımızdan alıyoruz,  bu aslında Meltem'in rutinlerinden biri, arabada yolculuk çok hoşuna gidiyor, biz de o bahane ile hem mazot hem Meltem'in kahvesini aynı anda halletmiş oluyoruz. Tabii bu sefer Kahve olmadı, Meltem delirdi. Böğürdü durdu yol boyunca... Kuaför ve ilaç işlerini halledip eve döndük. Ay pardon dönüşte sahilden döndük ve Şeftali Bahçelerinde ağaçlar pespembe çiçekler açmaya başladılar, hoop biz de hemen önünden durup resim çektik. 


Bu yemek işi çok sıkıcı olmaya başladı, bugün stok makarnalardan yaptık yedik. Domatesli :(
Akşam da İzocuğum ponçik dediğimiz hamur toplarından fırında yaptı, çay demledik, herkes içine istediğini koyup yedi. Ben her gün ful yemek yapamam, çok yorucu, aaaaaa , fenalık geldi.

Virüsü bekliyoruz, bekliyoruz. Bakalım başımıza neler gelecek. Bugün dün İlker'in attığı fıkrayı paylaşmak istiyorum. Durumumuz çok iyi anlatmış:


Tanrı ve melekleri sohbet ediyorlarken kapı birden açılır, telaşlı bir şekilde meleklerden biri içeri girer. "yüce tanrım, çinde ölümcül bir virüs salgını başladı" der. Tanrı hiç oralı olmaz. ertesi gün aynı melek yine telaşlı bir şekilde; "yüce tanrım, virüs İtalya'ya sıçradı" der. Tanrı yine, hiç oralı olmaz. Ertesi gün melek yine; "yüce tanrım, fransızlar'da da salgın başladı" der. Tanrı yine tepkisiz. Her gün bir iki ülkede daha salgın başlıyor, iranlılar, amerikalılar, ispanyollar... Hiç bir ülkede salgının yayılmasına Tanrı tepki göstermiyor. Bir hafta sonra, melek günlük brifingin sonlarında "bir de Tanrım, Türklerde de salgın görüldü" diye bir not düşer. Tanrı bir anda panik halinde yerinden fırlar, bu şimdi mi söylenir, koşun" der. Melekler şaşkınlıkla sorarlar; "hiç bir ülkede salgına karışmadınız, niye Türkiye'ye yayılmasına müdahale edeceksiniz?" Tanrı yanıtlar: "onlar her işlerini bana bırakırlar".



Herkese iyi geceler...


Tugba

18 Mart 2020 Çarşamba

Corona Günleri 2.Gün




Corona Günleri

2.Gün

Dün gece depremden sonra yatağıma gidip, ilaçlarımı içip yattım, hatta İzo ile sabah geç kalkalım gün kısa geçsin diye sözleştik amaaaa ben 9,5'ta İzo ve Meltem de 11'de uyandık. Mert'i de uyandırdık 11 de, zaten İlker ve Levent erken uyandıkları için sabah 12'ye doğru kahvaltı işini bitirdik. Kahvaltıdan sonra bir telefon trafiği olmaya başladı, hatta dün size yazmayı unuttum, Kuveyt'te çalışan dostumuz aradı, O  da evden çıkmıyor,  iş yeri kapalı ve yıllık izinlerini kullanıyormuş, dışarıdan yiyecek içecekte kapılarına kadar getirilip bırakılıyormuş. Tabii orası küçük bir ülke olduğu için organize olmak daha kolay ama bugün biz de "evden çıkmayın" talimatı beklerken gene suya sabuna dokunmayan bilgiler altında, höt höt, zöt zöt muamele görüp, sadece kendini düşündüğünü bir kez daha onaylayan bir konuşma dinleyip belirsizlikle yaşamaya devam edeceğimizi anladık. Hayal kırıklığı ve üzüntü, endişe verici, gerçekten yazık bizlere....

Neyse siyasetten tiksiniyorum biz kendimize dönelim: Bugün sabah kahvemi içerken yemek kitaplarıma bir göz gezdirdim ve yaratıcı, sıkıcı olmayan neler yapabilirime bir baktım. Yeni kilerime göz gezdirdim, kuskus almışım ne alaka ise, bende bugün kuskusun içine taze soğan, dereotu, maydanoz, kornişon turşu, kırmızı papya biber ince ince doğradım zeytinyağı, limon ve biraz da sumak ekleyerek karıştırıp salata yaptım. Ana yemek olarak Ali Mert barbekü yakmak istedi," yak oğlum" dedim, Rahmetli Reşat Amca'nın öğrettiği gibi yaktı, Levent Amcası da bir güzel etleri pişirdi ve afiyetle yemeğimizi yedik. 

Şimdi herkes odasına çekildi, dijital dünyaya göz gezdiriyor. Ben de birazdan 60 snlik bir plank hareketi yapacağım ki vücut hareketsiz kalmasın. Yarından itibaren de site çevresinde yürüyüş yapalım diyoruz, evde yemek ye, iç, yat olacak gibi değil. Spor salonumuz ve havuzumuz kapandı, kilo almamalıyız, ay bilemiyorum bu virüs havada mı karada mı? Bu bile belirsizliği ile sinir sistemimizi yıpratan bir virüs oldu.

Şimdilik İyi geceler,tatlı rüyalar...

Tugba

Yemek tariflerine açığım, isteyenler buradan paylaşabilirler. Çok sevinirim. 

17 Mart 2020 Salı

Corona Günleri 1. Gün




Corona Günleri

Ev Halkı: İlker, Tuğba, Meltem, Ali Mert Arıcı, İzo Kokobinazde ve  Levent Arıcı
Toplamda 6 kişiyiz, allahtan herkes birbirini seviyor, Levent'te İstanbul'da yanlız kalmayıp yanımıza gelmekle iyi yaptı, bu karantina günleri tek başına geçmezdi. Ali Mert bugün daha hala arkadaşıma gidebilirim gibi lakırdılar geveledi ama tabii ki imkansız. 

1. gün

Bugün artık evde kalacağımızın daha bir farkına vararak kalktık, sabah normal kahvaltımızı ettik, Kahvelerimizi içtik, kahve içerken İlker evde hala çok yapılacak işler olduğunu ve bunları günlere yayarak yapabileceğimizi söyledi. Güzel bi durum ama sonunda her yeri toplayacağım gereksizleri atacağım derken bizi de atmaz inşallah. :) 

Cumadan beri evde stok yapmaya devam ediyoruz ancak bugün çokkk yüklü bir para Migros'a bıraktıktan sonra artık markete gitmek istemiyorum. Sınırlı geliri olan insanlar bu işin altından nasıl kalkacak anlayabilmiş değilim. Biz göçtük, hele bugün et alınca hesaplar şaştı. Allah hepimize güç versin. Dün de Meltem'in altı aylık ilaçlarını stokladık, nereye kadar ne stoklayacağız bilemedim.Unuttuğum varsa aklınıza gelen bana yazın lütfen.

Bugün dışarı çıktık mı ? Evet çıktık, İlker ile Levent birkaç iş halletmek için çıktılar, ben de Mert ile muhasebe evraklarımı kargoya verdim sonra da Migros ziyaretinden  sonra eve geldik. Eve gelince de bitmedi, dün, aldıklarımı normal  buzdolabını boşaltıp silip yerleştirmiştim, bugün de deepfreeze için aynı şeyi yaptım.Tarih sırasına falan dizdim, çok organizeyim bilemezsiniz.  Ay çok yoruldum. Alışkın değilim ben bu işlere, aaaaaa

Şimdilik bu akşamı yaptık, artık her akşam bu saatlerde yaptıklarımızı sizlerle paylaşacağım, bakalım nasıl dayanacağız bugünlere, beni takip etmeye devam edin.  İnstagramda da beni aricitugba adresimden hergün resim koyacağım.

Ha bu arada yazımı bitiriken hoç bir sarsıntı geçirdim, bilim bakalım kim kendini hatırlattı? Tabii ki Deprem... 4.3 Bodrum .... Arkadaşlarım çok korkmuşlar, çok sallamış, zaten ben de korktum burada...

Allah hepimize iyi günler verir inşallah...

İyi geceler

Sevgiler

Tugba

1 Mart 2020 Pazar

1 Mart....




1 Mart....

2020 yılının ilk iki ayını nasıl yedik anlamış değilim, zaten berbat geçen günler yaşadım ve yaşamaya devam ediyorum. Biraz içimiz açılsın diye Aralık Ayında gittiğim Fransa'dan bahsetmek isterim.


Grubumuzun çılgın Hanımları tabii Speedy de var
18 Aralık'ta 4 Hanım, Pronto Plus Turu ile Alsace turumuza yeni hava limanımızdan başladık. Gezeceğimiz yerler Noel Marketleriydi, Colmar Bölgesindeki minik minik köyleri dolaşacaktık. Tur 22 kişiydi ve allahtan çok uyumlu çok tatlı ailelerdi katılanlar, ne bir kavga, ne bir anlaşmazlık yaşamadan gittik geldik. Bu arada tek problem rehberimizin enerjisiydi, "onu da görün bunu da görün" dedikçe son günlerde perişan düştük. Ben kadıncağıza "Speedy Gonzalez" ismini taktım. O kadar hızlı yürüyünce "Speedy nerde, aman kaybetmeyelim" dedikçe bize de eğlence oldu açıkçası. 

Uçağımız Basel Hava limanına indi ve biz İsviçre kapısından çıkarak yarım gün Basel şehir merkezini ve Noel Pazarlarını gezdik. Basel Havalimanı 3 ülkeye hizmet vermekte ve hangi ülkeye geldiyseniz o ülkenin kapısından çıkış yapıyorsunuz: İsviçre, Fransa, Almanya. Mulhouse EuroAirport diye adlandırılmış. Avrupalılar orada da ortak noktada hava limanı yapıp maliyetten yırtmışlar. 

Basel inanılmaz pahallıydı, inanamadık, 4 kahve 1 pastaya 50.- Euro verince biran pek üzüldük, gezinin devamında biterdik, allahtan akşam otelimizin olduğu Colmar'a gelince bi rahat ettik. Fransa tabii ki İsviçreden ucuzdu. Normaldi ama keşke Türk Liramız bu kadar değersiz olmasaydı. İnsanın içi acıyor walla...

Colmar gece harikaydı, şehir merkezini müthiş süslemişlerdi. Güzel bir yemek yedikten sonra otelimize döndük. 


Colmar
Ertesi gün Ribeauville'de şarap tadımı yaptık, Haut-Koenigsbourg Şatosunu gezdik, Noel Marketlerinden birinin olduğu Eguisheim köyünü dolaştık, sıcak şarap içtik, bolbol resim çektik. Hava soğuktu ama eskiden olduğu gibi dondurucu değildi. Bu bölgede Fransızlaşmış Almanlar yaşıyor. 2. dünya savaşına kadar birçok kez el değiştirmiş ama mimari ve konuşulan dil bakımından Almanların hala izlerini taşıyor. Oradakilerle konuştuğumuzda Alsace dilini artık sadece yaşlıların kullandığını yeni nesilin Fransızca konuştuklarını söylediler.
Strazburg
Ertesi gün Colmar'dan ayrılıp Strazburg'a geçtik.  Strazburg gerçekten görülmeye değer bir şehirdi. Avrupa Parlamentosu'ndan Gutenberg'e kadar önemli şeyleri barındıran bir şehir. Tabii Noel Pazarı da çok büyüktü. İlk gün paten kaymak istedim ama yağmurluydu, ikinci gün de ise çok sıra vardı, kayamadım. 


Son gün gruptaki yaşlılar tempodan pert olunca bizle birlikte 6 genç Nancy'e gittik. Nancy tamamen Fransız yapısına sahip bir şehir. Alsace bölgesinden eser yoktu.  Orası da Lüksenburg'a ve Paris'e  çok yakın olduğu için önemli bir şehir. Minik bir şehir turundan sonra Strazburg'a geri döndük ve şehri dolaşmaya devam ettik bu arada bizim için ama en önemli nokta; Uniqlo delisi 4 kadın olunca 2 saatten fazla Uniqlo Mağazasında o montu mu alayım yoksa bunu mu? Çok zorlandık. :)

Son gün gene Basel EuroAirport'a geri döndük ve uçağımıza binip kürkçü dükkanlarımıza geri döndük. 

Alsace bölgesi görülmeli mi evet görülmeli, medeniyet, eskiye bağlılık, aile değerleri, paylaşılmışlıkları yaşamak güzeldi. Çok fazla detaya girmeden size anlattım. Kafanızı fazla şişirmeyim. 

İyi ki sevgili Elçin, Neslihan ve Belma ile bu turu yapmışız. 

Hayat paylaştıkça güzel, empati yapabildikçe güzel, hep boşu değil dolu yanlarını da gördükçe, yaşadıkça güzel. Cuma gününden beri şehitlerimiz beni çok sarstı. En kötüsü de elimizden bir şey gelememesi, kendi kendimize yas tutuyoruz. Osmanlı'nın hasta adam dönemine dönmüş durumdayız. Bu sefer bizi kim kurtaracak bilemiyorum ama kurtulamazsak durum hiç iyi değil. 

Bir daha ki sefere yakın zamanda yazacağım, 3 ay ara vermeyeceğim. Tekrar görüşmek üzere...

Sevgiler

Tugba

Drupa

 Drupa... 16 Yıl Matbaacılar için Drupa Fuarı ayrı bir anlam taşımaktadır. Babam, 1976 yılından itibaren 2016'ya kadar hepsini ziyaret e...