29 Haziran 2020 Pazartesi

Tuğba'nın Ajandası: Sınavlar...Sınavlar...Sınavlar...

Tuğba'nın Ajandası: Sınavlar...Sınavlar...Sınavlar...: Herkese Merhaba, Güzel kızım eğer rahatsız olmasaydı, dün ve evvelki gün yaşıtları gibi üniversite sınavına girmiş olacaktı. Olmadı...  ...

Sınavlar...Sınavlar...Sınavlar...

Herkese Merhaba,

Güzel kızım eğer rahatsız olmasaydı, dün ve evvelki gün yaşıtları gibi üniversite sınavına girmiş olacaktı. Olmadı... 
O giremediği için hafta sonu en yakın dostlarımın çocukları için dua ettim ama sanki boşunaymış gibi geldi. Niye diyeceksiniz? Bu çocuklar çalışmadı mı? Hayır çalıştılar. Eeee nedir durum? 

Bir üniversite sınavında Mabel Matiz soruluyorsa, matematik soruları edebiyat soruları gibi oku oku bitmiyorsa ve çocuklar bu uzunnnn sorulardan bir şey anlamıyorsa, bu soruları hazırlayan kurumumuz YÖK'ün orta öğrenim sistemimizden haberi yokmuş gibi yapıyorsa, çocukların ve ailelerin hayatları ile oynanmıyor mu acaba? 

Kime kim neyi ispatlayacak? Geçen haftada LGS sınavında aynısı oldu. İnanılmaz zor sorular. Çocuklar, aileler perişan. Bu arada LGS, TYT, AYT ne demek bilen var mı çocuğu sınava girmeyenlerden aranızda? 

Bu sene sınava giren arkadaşlarımın hepsi birer ev alacak kadar para harcadılar hem okula hem dershaneye hem de özel öğretmenlere, ne için, 80'er kişilik hit okulların veya bölümlerin öğrencisi olabilmek için. Bu tabii İstanbul, İzmir ve Ankara için geçerli daha ağırlıklı. Geri kalan illerdeki çocukların durumu ne olacak?  Bu ağır ve gereksiz sorularda kim kimden eliyor??? Deli düşünceler gene kafamda. 

Şöyle düşünecek olursak, çökmüş eğitim sistemimizde,  gücü olan aileler çocuklarını minik servetler harcayarak bu bilinen okullara sokmayı başarıyorlar(Lise veya Üniversite). Bu çocukların kimisi Türkiye'de kalıyor kimisi yurt dışına gidip iş güç sahibi oluyorlar ama belli puanların  altında kalan çocuklar hasbel kader bi bölüme kendini atıyor, zaten okurken bin bir güçlük çektiği için dört gözle mezun olmayı bekliyor, olunca da mesleğini yapmak yerine güvenlikçi, sağlık memuru gibi işlere yöneliyorlar. 

Kimse de o kaosun içinde bu eğitim sistemi kötü, biz istediğimiz okumak istiyoruz, daha faydalı bilgiler öğrenmek istiyoruz demiyor. Hele bu günlerde diyemiyor. 

Çok sinirliyim, yazık bizlere, yazık bu ülkenin evlatlarına. Ülkemizde 2008 öncesine kadar eğitim sistemimizde yenilikler 6 senede bir yapılırdı. 2008'den sonra yenilik değil, değişiklikler her sene yapıldı ve artık toparlanamayacak boyuta geldi.  Daha yazılacak çok şey var ama bu kadar yeter. 

İyi ki kızım bu hafta sonu sınava girmedi ama seneye oğlum ne yapacak bilmiyorum. 

Herkese iyi geceler...

Tugba

22 Haziran 2020 Pazartesi

Gölköy 3. Gün




Gölköy 3. Gün


Herkese Bodrum'dan merhaba, 3. günümüzü de bitirdik yarın artık döneceğiz ama tabii ki bir denize girip öyle döneriz. Meltem odadan denize, denizden odaya 1 adım mesafeyi çok sevdi. Otel de çok kalabalık olmadığı için sabahları normal uykusunu alabildi. Sevgili Gamze'de her gün Meltem'in yiyebileceği yemekleri de pişirince keyfimiz çok yerinde bir dinlenme oldu bizim için. 


Dün sokağa çıkma yasağı olduğu için Gölköy çok sakindi. Bizim tarafta bi biz vardık diyebilirim. Akşam üzeri Ayçin'ler gelince Mert çok çok sevindi. Hem Damla'ya kavuşmuş oldu hem de kendi akranlarına kavuşmak eminim ki O'nun için paha biçilmez oldu. Meltem'den sonra O'nu da mutlu görmek beni benden aldı.

Bugün pazar olmasından dolayı daha kalabalıktı ama hiçbir şey eskisi gibi değil. Maskeli, maskesiz, çok garip bir şekilde herkes bu durumu kabullenmeye çalışıyor ama bu görünmez illet için nelere katlanıldığını görmek içler acısı bence. Maske takmak deniz kenarında imkansız, zaten nefes almakta zorlanıyorsunuz bir de sıcaktan yüzünüz terliyor, kan ter içinde kalıyorsunuz. Virüs bizi belki öldürmez ama bu havasızlık bizi her an öldürebilir. 

Eğer tatile gitmeye karar verirseniz virüsle yaşamak çok kolay değil, hele her dakika çamaşır suları ile falan her yeri yıkayan tipler iseniz bu sene tatile çıkmayın. Ama maksimumda korumaya dikkat ederim ama olduğu kadar işte derseniz, bizim gibi kaldığınız yere güveniyorsanız tatile çıkın.

Öğleden sonra Banular geldi. Çocuklar ile denizde yüzmek iyiydi ama bir an başka büyük çocuklar geldi atlamaya zıplamaya başlayınca çocukları denizden alıp kenara çıktık. Tedirgin oluyor insan ne de olsa. Diyorum ya bu yeni şeylere alışmak zor, hep aklınızda ama bazen unutuveriyorsunuz, belki o sırada kapabilirsiniz yada kapmazsınız, aklımızda deli düşünceler ama nereye kadarrrrr.

Son olarak gece Meltem'i oyalamak için bir yol yapalım dedik. Türkbükü'nden çıktık, Turgut Reis'e gittik, saat 22:30 olmasına rağmen her yer kapalıydı. Golden Rose dükkanı var Aslıların, onun önünden geçtik bir hayal onları görürüz diye çoktan kapatmışlardı. Daha sonra Gümüşlük üzerinden otele geri döndük. Gümüşlük sönüktü, Yalıkavak Marina tamamen kapalıydı, bir kaç yer dışında, normalde o saatlerde yeni insanlar gelirdi. Gündoğan gene kapalıydı, bir tek Türkbükü ışıklıydı, daha hareketliydi ama nerdeee eski günlerrr nerdeee.

Sonuç, koronaya karşı deliye bağladıysanız sakın tatile gitmeyin yok ben idare ederim diyorsanız buralar gerçekten harika her zamanki gibi, gelin denizinize girin, yiyin, eğlenin.

Hepinize iyi geceler...

Tugba

19 Haziran 2020 Cuma

Karpuz kabuğu denize yeni düştü....



Karpuz kabuğu denize yeni düştü....


Haydaaa bu nerden çıktı diyebilirsiniz ama bu sene anca karpuz kabuğu denize düştü ve sonunda biz denize girebildik hem deeee en sevdiğimiz yerde, Bodrum'da...


Nereden çıktı bu şimdi derseniz, Meltem çarşamba günü plates topunu patlattı, o top Meltem'in müzik dinlerken üzerine oturup zıpladığı top, genelde Dekatlondan alıyoruz  ya İzmir ya da Bodrum'dakinden, ben de hadi Bodrum'a gidelim dedim, Mert ve İzo'nun gözleri ışıldadı. Meltem zaten yol yaptığı zaman inanılmaz mutlu oluyor. İlker'e sorduk ama "ben gelmem siz gidin" dedi. Bunun üzerine bende acaba kalsak mı acaba dedim ve hemen Gölköy'deki Kaptal Oteli aradım. Otel açılmış ve gayet temiz ve sakinmiş. Meltem severse kalırız deyip bugün yola çıktık. 

İyi ki çıkmışız. Rahat bir yolculuktan sonra ilk önce Dekatlona uğradık, malesef toplar bitmiş ve ne zaman geleceği belli değilmiş. Neyse dedik ve oradan Gürece'ye geçtik ve Ayşe Arman'ın "İyilik Atölyesi'ne" uğrayıp sakajewa kolyelerinden aldık ve doğru Gölköy'e vardık. 

Hafif bir yemekten sonra kendimizi Bodrum'un güzel sularına attık. Meltem bayıldı, biz bayıldık. Üzerimizden son üç ayda yaşadığımız tüm gerginliği sulara bıraktık. Çok iyi geldi açıkçası. 

Tabii hepinizin nasıl gittin otele? Temiz mi? Güvenli mi dediğinizi duyar gibiyim. Burada çoğu insan maskeli ve hijyen kurallarına uyuyor. Maske takmayanlar %80 erkek. Bodrum zaten Küçük İstanbul olduğu için, araçlardaki çoğu kişi maskeli, bence sıkıntı yok. Sahilde de sadece evleri yakın olup denize girmeye gelenler vardı. Sahil genel olarak sakindi. Yarın sokağa çıkma yasağı var, kimse olmayacak, harika bir gün bizi bekliyor. 

Son olarak, yazın Bodrum'da olmayı seviyorum ben, burası Küçük İstanbul olduğu için beni rahatlatıyor ve mutlu ediyor. Hepinize iyi geceler diliyorum.

Tugba

6 Haziran 2020 Cumartesi

Tam 2 yıl bitti... Kuşadası'na taşınalı...




Tam 2 yıl bitti...

Eveettt, Kuşadası'na taşınalı 2 yılı bitirdik. 2 yıl önce bu saatlerde ben çocuklar ile yeni evimize 7 saatlik bir seyahatten sonra varmıştık. (Daha otoban yoktu) Hatta hava çok güzeldi ve balkonda güneşi batırmıştık. Gece ben balkondaki yeni aldığımız koltukta uyumuş sabahleyin eşyalarımızın geldiği tıra uyanmıştım. 

İlk yılın özetini sizlerle geçen sene paylaşmıştım. İkinci yıl birincisinden daha da iyi geçti bence... Artık her şeyi kontrol edebilir hale geldik. Mesela geçen sene kışın deli gibi  elektrik faturası ödedikten sonra bu sene hiç o rakamlara gelmedik. 

Meltem'in nelerden hoşlandığını artık daha iyi biliyoruz. Hele yazın O'nu Milli Parkta denize sokmamız her şeye bedeldi bence... 

Ali Mert artık buraların İstanbullu Genci, şehirde herkes
tanıyor maşallah, çok tatlı arkadaşları var, hepsine bayılıyorum.

İlker Arıcı buraların internet ve dijital pazarlamacısı oldu başımıza, sitemizdeki komşularımızın bir numaralı dijital çözüm ortağı. Halinden çok memnun. 

Ben, ben, ben, her ne kadar İstanbul'a, mahalleme gidince bazen geri dönmek istemesem de, iyi ki taşınmışız, bu pandemi de ne yapardık İstanbul'da bilmiyorum. Burada sizlerinde takip ettiğiniz gibi çok rahat geçirdik. Allah bin şükür, hiçbir sıkıntımız olmadı. 

Kedimiz Pıtır da bugünü bizim odada geçirdi, nedense orayı çok seviyor, ilk gece geldiğimizde uyuduğu yerdeydi bugün. İlginç bence...

Bu yaz 3. yazımız olacak ama yaz yaz gibi olacak mı bilemiyoruz. Hava hala "aman çok sıcak ve tam deniz havası" diyeceğimiz kıvama bir türlü gelemedi. İnşallah gelir. Gelirse kızımla gene Milli Park'ta denize gireceğiz. 

Kuş sesleri ve gündüzü ayrı, gecesi ayrı sessizlik beni burada çok mutlu ediyor. Artık gürültüye tahammül edemiyorum. İyi ki taşınmışız hala diyebiliyorum. Hepinize iyi geceler...

Tugba 

3 Haziran 2020 Çarşamba

2020, seni hiç sevmedim, sevmeyecem de!!!!

Nazan Ablanın bahçesinde coşturduğu Galalar....



2020, seni hiç sevmedim, sevmeyecem de!!!!

Bu yıl  ilk 5 ay içinde hayatımda çok değer verdiğim, bana gerçekten faydası olmuş, örnek aldığım iki insanı kaybetmek beni benden aldı. Kalan 7 ay inşallah başka bir cenazeye gitmek zorunda kalmam. 

Bugün Nazan Ablayı toprağa verirken hala içimde "O yaşıyor, eve gideceğiz bizi ağırlayacak" hissi vardı. Tabii öyle bi şey yok ama inanmak zor. 

40'lı yaşları çok sevmiştim ama insan 40'lara gelince yavaş yavaş sevdiklerini yitirmeye başlıyor. Vakitli ölümler çok sarsmıyor ama bugün ki gibi vakitsiz ölümleri hazmetmek zor. Ne aceleleri vardı anlamak zor ama bu kadarmış. 

Bugün cenaze namazında hoca bizim kitleyi görünce ısrarla "bu ölümlerden ders alın" dedi en az üç defa!  Bunun yerine iyi insan olun, kimseyi kırmayın, hak yemeyin gibi öğütlerde bulunması daha yerinde olmaz mıydı? Zaten vakitsiz aramızdan ayrılan Nazan Abla, karıncalara bile yem verip yaşatmaya çalışan bir insandı, hepimizin örnek aldığı bir insandı, çok çok üzüldük. Ne için ders alayım?  Dediğim gibi ya bizim kitle adama ters geldi yada korona cenazelerinde kalmış vaazı adamcağızın. Amannn din adamları ile polimik yapmak anlamsız, formatlarımız farklı.

Öte yandan alınacak dersler varsa: 
  • Sevdiklerinizle görüşmeyi ertelemeyin. 
  • Telefon edin, 
  • Yanına gidin, 
  • Kahve için, 
  • Fotoğtaf çekin, 
  • Güzel anılar biriktirin. 
  • Aranıza abuk sabuk şeylerin girmesine izin vermeyin. Parayı hele hiç. 
  • Yaşadığınız günün kıymetini bilin.  

Hepinize iyi akşamlar...

Tugba

Tugba

1 Haziran 2020 Pazartesi

1 Haziran 2020



1 Haziran 2020

77 gün oldu, ben korona günlerini yazmaya başlayalı, 60. Günde biliyorsunuz Kuşadası olarak karantinadan çıktık. Dün de ülkenin kalan 15 şehrinde de karantina bitti. Dün gece 12'den sonra yazlık kavimler göçü başladı,  İstanbul ve Ankaralılar Ege ve Akdenize hücum ettiler. Biz de bunca gün Kuşadası'nda oturduktan sonra bugün İstanbul'a gitmemiz gerektiği için kendimizi İstanbul'a attık. 

Dünya para vererek 5 saatte Kuşadası'ndan İstanbul'a vardık ama 40 dakikada Barbaros Bulvarı'ndaki yokuşu aşamadık. Hepiniz merakla niye bunlar İstanbul'a geldi dediğinizi hissediyorum. Hem benim hem de İlker'in muhakkak burada olmasını gerektiren işlerimiz vardı, anlayacağınız zaruretten geldik. Sadece işlerimiz için dışarıda kalıp en kısa zamanda da eve geri döneceğiz. Görmek istediğim çok kişi var ama bu sefer göremeyeceğim. Lütfen kusura bakmayın. Keşke hepinize sarılabilsem.

Şu bir kaç gündür dünyamızda önemli şeyler oluyor. Bunları not etmek gerek. Sosyal medyada Bill Gates'in bizleri çiplemesini bir türlü aşamadık. Hayal mi gerçek mi bilmiyoruz ama innovatif adam Güney Afrikalı, 37.2 milyar dolar serveti olan, Tesla Motors'un sahibi Alan Musk, uzaya ilk özel şirket olarak
Nasa
desteği ile 2 insan gönderdi. Hatta öyle bir şey yaptı ki, Crew Dragon mekiğini uzaya fırlatan roket tekrar geri dünyaya döndü ve yerine kondu. Eskiden hatırlarsanız fırlatan roket denize düşerdi. Adam onu da başardı. Bakalım 2 astranot uzayda neler yapacak?

Bir ikinci olay ise Trump'in Amerikası karıştı. Beyaz polislerin bir zenciyi öldürmesiyle herkes birbirine girdi. Philedelphiyada oturan arkadaşımız Oğuz, sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini ve şehir merkezinin yağmalandığını  yazdı bu sabah. Uzun zamandır Netflix Dizileri seyredenler dikkat ettiyseniz, siyahlara olan tutumlar, işlemeyen sağlık sistemi ve kadın erkek ilişkilerinin değiştiği,  hep konu edilmekteydi. Sonunda olan oldu ve ayaklanma başladı. Bu iş Trump'ı düşürmek için mi yoksa güçlendirmek için mi yapıldı bilmiyorum ama hep birlikte göreceğiz. 

Ha biz ülkemizde ne yapıyoruz. Normalleşmeye çalışıyoruz. Normalleşirken vak'a sayılarında nasıl bir artış olacak herkes merak içinde. Bu arada hala abuk sabuk şeyler peşindeyiz. Bugün gördüğüm kadarıyla erkekler kendilerine korona gelmeyeceğini düşünüyor ve her 10 erkekten 8'i maske takmıyor. Soyları tükenecek farkında değiller. Allah onları bildiği gibi yapsın!!!

Hepinize iyi geceler...

Tugba

Drupa

 Drupa... 16 Yıl Matbaacılar için Drupa Fuarı ayrı bir anlam taşımaktadır. Babam, 1976 yılından itibaren 2016'ya kadar hepsini ziyaret e...